Çok değil 2 yıl öncesinde, bütün ezberleri "AB" üzerine kurulu zihinlerimiz, güney ve doğumuzdakilerle gelişen ticari ilişkilerimizi "eksen mi kayıyor?" kaygısıyla karşılıyordu. Dış ticareti dahi ideoloji ekseni üzerinden algılayanlarımız bugün "iyi ki eksenimiz kaydı" noktasına gelmiş durumda.
Küresel krizin ikinci dip korkuları ikliminde kayan eksenimiz; Arap Baharı yüzünden bugün sıkıntı yaşıyor. Günde 80 bin Suriyelinin geldiği Hatay'da esnaf tam da buna göre gelişme planları yaparken, bıçak gibi kesilen sınır ticareti, bu sıkıntılara örnek oluşturuyor.
Suriye ile henüz çözülmüş olmasa da yeni eksen ülkelerinde yavaş yavaş normalleşme görülüyor. Mesela Mısır ve Libya... Kaddafi kaosunda zar zor tahliye edebildiğimiz Türk işçiler şimdi geri dönüyor. Mısır'la olan ticari ilişkilerde "normalleşme hızı" artıyor.
Tam da bunlar yaşanırken Avrupa'da "ülkeler iflası" konuşuluyor. Yunanistan'ın Euro'yu dağıtacağı, hatta AB'den ilk kopmaların başlayacağı... Belki de ortada yakın gelecekte birlik ve dirlik kalmayacağı...
Bizdeki akil adamların tutumu ile kalabalıkların algısı arasındaki uçurum, bu alanlarda daha da belirginleşiyor. Akil adamlar, Arap Baharı başladığında, bu ülkelere yönelik vizyonlarını terk etmediler.
Aksine, değişen şartları avantaja çevirip Bahar Kuşağı'nda kök saldılar. Akil olmayan işadamlarımız ise gözleriyle düşündüklerinden bu ülkeleri terk ettiler.
Bosna Savaşı sonrasındaki Dayton Anlaşması'nı hatırlıyorum. Anlaşma, savaşı bitirmekle kalmıyor, ülkenin yeniden imarı için ortaya çıkan dev iş fırsatlarını da "kazananlar arasında" pay ediyordu. Türkiye, aktif tutumuna rağmen ancak ikinci ve üçüncü taşeronluk işleri alabiliyordu.
Oysa bugün başta Arap Baharı ülkeleri olmak üzere bölgede ağırlığını artıran bir Türkiye var. Bu ülkelerin normalleşme sürecine eşlik edebilen vizyonlarıyla işadamlarımız, "bölgesel güç Türkiye" olgusuna hizmet edecek adımları çoktan atmış bulunuyor.
Peki ya diğerlerimiz? Onlar, olup biteni anlamaya çalışmakla meşgul hâlâ... Arap Baharı yaza dönüp "ekonomik hasat" mevsimi başladığında, bizdeki iş dünyasının "yeni büyükleri" de şekillenecek. Öngörüm 10 yıl içinde mevcut "ilk 10"un dramatik değişime uğrayacağıdır.