Küresel ısınma ile küresel kriz arasında sıkışmış dünyada kalıcı çözümün henüz geliştirilmemiş olması, ödenecek faturayı şişirmeye başladı. 1929 Büyük Buhran'ı, 1973 Petrol Krizi, 1999 Asya'nın çöküşü, 2001 .com Krizi...
Üstelik gezegen ısınıyor... Yetmezmiş gibi sürekli artan gıda fiyatları, dünyada başka tür bir hesaplaşmanın işaretlerini sunuyor bize.
Dünün "kapitalist DOĞUkomünist BATI" çatışması bugün; "zengin KUZEY" ile "fakir GÜNEY" eksenine kaymış.
Hele ki açlık ile tokluk, küreselleşme ve iletişim devrimi yüzünden birbirine bu kadar yakın hale gelirken.... İhtişam ile sefalet, dip dibedir ve aralarındaki fark, hiç bu kadar büyük olmamıştı. Gelir dağılımı, bölgesel gelişmişlik düzeyinden, aynı işyerindeki kariyerler hatta aynı evi paylaşan kardeşler arasına kadar bozulmuş durumda.
Düne kadar iki kişi arasındaki gelir farkını anlamak, onların yaşadığı coğrafyaya bakmak yeterdi. Şimdi eğitimin hangi düzeyinde olduğu, küresel finans havuzlarına ne kadar yakın durduğu ve fırsat silosundan ne kadar beslendiği, "zengin-fakir" ayırımını tanımlayabiliyor.
Kuzey Afrika kuşağındaki Arap Baharı, dün de benzer "demokrasi talepleriyle" gündemdeydi. Ancak biriken gelirden yeterince pay alamamış kalabalıklar, zamanın ruhunu; "isyan" enerjisine taşıyıverdi. Suudi Arabistan'ın koruyucu tedbir bağlamında, 40 milyar $'ı, yoksul ve borçlu vatandaşlarına "hibe etmesi", korku belası aslında...
Bir örnek, dip dibe yaşayan açlar ve toklara dair; çeyrek yüzyıl önce bir işyerinde en tepedeki genel müdür ile işe yeni girmiş ofis boy arasındaki ücret farkı, en fazla 7 kat idi. Bugün bu fark, ABD örneğinde olduğu gibi 174 kata kadar çıkabiliyor. Tamam; bilgi, çok şeyi belirliyor olabilir fakat böylesine gelir farkını izaha yetmez...
Nitekim bugün başta ABD halkı olmak üzere buna bir "izah" arıyor. Kendisine sunulmayan bu parıltılı dünyadan "pay" istiyor. Finans baronlarının dünyayı hallaç pamuğu gibi didikleyip insanları borç ve açlığa mahkûm edip, işsiz bırakmasının "hesabını" soruyor.
Yalnızca ABD mi? Görünen; bütün dünya, "isyan dalgası" ile kaplanacak.
Bu cumartesi, dünyanın büyük metropollerinde halk, Wall Street isyanını, küresel dalga haline getirecek.
Zenginler, teknolojinin, paranın, silahın ve güvenlik güçlerinin yardımıyla bir bakıma "getto"larına sığınırken, üreten, çalışan ve kendi ifadeleriyle "sömürülen" halklar, bu parıltılı dünyadan pay istiyor.
Yoksulluk her ulusta var. Her ülkenin, açlarıyla bir şekilde başı dertte.
Ancak yoksulluk, bazı sosyal araçlarla "patlamadan beride" tutulabiliyor.
Kadercilik, rıza, zekat, sosyal devlet, hayırseverlik, devlet yardımları, diğerkâmlık kültürü gibi araçlar, yoksulların patlama noktasına gelmesini önlüyor yada geciktiriyor.
Açlık, cennet coğrafyamız sayesinde bize nispeten uzak bir kavram. Ancak Wall Street İsyanı, bize de sıçrayabilir.
Sonuçta finansçıların yoksullaştıran "küresel yanlışlarından" uzak durmamız gerekmiyor mu?