On yedi yıl, toplum hafızasında bazı kırılmalara yetecek bir süredir. 17 yılını "yatırım yapılamaz" vadisinde geçiren ülkenin zihin haritasında defolar oluşması, doğal. En önemlisi, "yatırım yapılabilir" hale gelince, bazı eski kötü alışkanlıkların terk edilmesi, yeni farklı alışkanlıkların da kazanılması şarttır!
* 1'incisi, yabancı sermayenin "sıcak para" haline mahkûm olmama halidir bu. 1 milyon $'a 1 ayda 50 bin $ ödemek zorunda kalmayışın ifadesidir. Dış kaynak ihtiyacında ucuzluktur.
* 2'ncisi, artan not ve izleyecek artışların ardından, farklı ve yeni yatırım türleriyle tanışmaktır. Notçuların "yatırım yapılabilir" oluruna bakan, emeklilik fonları gibi 17 yıldır muhatap olmadığımız yüzlerle tanışmaktır.
* 3'üncüsü, notu kırık iken ucuza kapatılan şirketlerin, yurtdışı evlilik ve ortaklıklarda, başlık parasının artışıdır. Spekülatif taliplerin afra tafrasının düşmesi, Türk şirketlerinin itibarının yükselmesidir.
* 4'üncüsü, Yunanistan, İspanya batarken, İtalya'nın notu düşerken, yaşlanan yavaşlayan AB krizle boğuşup ABD borç tavanına toslarken Türkiye'nin not artışıyla "pozitif ayrışması" moral dopingidir.
* 5'incisi, KOBİ'lerimizin (küçük) artık, OBİ (orta ölçekli) hale dönüşmesinin zamanı geldiğine işaret eder. Küçük olsun benim olsun anlayışının limitlerine tosladığımızı anlatır.
* 6'ncısı, küresel sermayenin yeni üssü olmak için çözülen "kaynak sorunu" ardından sıranın, "idrak sorunu"na gelindiğini gösterir. Bu değer zincirinde daha nitelikli üretime geçişi anlatır.
* 7'ncisi, rekor büyüme, yönetilebilir cari açık, güçlü mali denge, derinleşen finansal sektör gibi olumlu puanların sürdürülebilirliği halinde, küresel güç olabileceğimizi kafamıza nakşeder.