Türkiye "araştırmıyor, geliştirmiyor" diyoruz ya... Artık bu yargı doğru değil. OECD ülkeleri içinde hâlâ üst sıralarda olmasak dahi, kişi başına 122 $ harcayacak düzeye gelebilmişiz. YASED'in son çalışmasında AR-GE'nin milli gelire oranı binde 8.5'e çıkmış durumda. %137'lik artış söz konusu fakat 2009'da harcadığımız 8.5 milyar lira, hâlâ yetersiz. Özetle iyi gidiyoruz ancak daha alacak yolumuz var.
Meraklısı için önümüzdeki yola dair birkaç rakam verelim: AR-GE harcamalarının milli gelire oranı bizde %0.85 iken AB %1.77, ABD %2.77, OECD ortalaması %2.28, Finlandiya, İsveç, İsrail %3'ten fazla...
İyi de AR-GE yalnızca bir milli gelir yüzdesi midir? Araştırma ve geliştirmeyi sadece bütçe sorunu sanmak, ne derece işe yarıyor?
Bana göre "fazla yaramıyor" çünkü bu bir kültür sorunu... Kültür, birkaç bütçe yılında oluşmaz. Ardına koyacağınız niyet ve cesaretlendirme desteğini onyıllarca sürdürmeniz gerekiyor.
Türkiye'nin başarabildiklerini hatırlayalım; Kaynak, yasal düzenlemeler ve işletmeleri AR-GE'nin önemine ikna etmek... Fakat bunların tümü "gerek şart"tır. Nitelikli ihracat, katma değerli sanayi ve yeni zenginlik alanları, ancak ve ancak "yeter şart" yerine getirildiğinde oluşabilecek.
Yeter şart AR-GE'nin bir "kültür değişimi" projesi olduğunu kavramakla anlaşılır. Yeterlilik, yönetimin her kademesinde, üretimin her aşamasında "yeniliğe açık olma" duruşuyla sağlanır. Farklı olana "tahammül etmek" yerine, "hayranlık duymakla" tetiklenir. Eski köye yeni adet getireni cezalandırmak yerine ödüllendirmekle oluşur.
Netice; AR-GE'ye milyarlar harcayabilir ama "yeter şart"ları sağlamayınca araştırsanız dahi, geliştiremeyebilirsiniz...