Yönetim Kurulu Başkanı Eric Schmidt ile dün Google ve Internet'in ekonomi üzerindeki etkileri üzerine sohbet ettik. Schmidt, "bizim işimiz" diyor; "kelime odaklı reklam işi..." Ancak bu işin gücü; "aradığımızı" bulmaktan geliyor. Biz Internet'ten bir şeyler arıyoruz, Google bunu bize sunuyor. Bizler "bilgiye ulaşma" imkânına sahip olurken Google da reklam üzerinden kazanıyor.
Tam da bu noktada; Google'un Türkiye'deki reklam gelirleri üzerinden vergilendirilmesi gündeme geliyor. Schmidt; uzlaşma sürecinde olduklarını söylüyor.
Nitekim Torba Yasa ile gelen borçların yeniden yapılandırılması kapsamında Google, firmaya kesilen 71 milyon liralık cezasını ödemek için Maliye'ye başvurmuştu. Yapılandırma sonrası 35 milyon liraya düşen cezayı 2 ayda bir toplam 18 taksitte ödeme planı ortaya çıkmıştı.
Ancak bunlar, geçmişe yönelik sorumluluklar. Şimdiye ve geleceğe dönük olarak Google ile kamu arasındaki görüşmeler, Eric Schmidt'in ziyaretiyle yeni bir safhaya geçeceğe benziyor.
Filtreleme konusunda Google "iyi fikir değil" görüşünde. Schmidt; "seçenek odaklı ve şeffaf olması (yasaklanan kelimelerin bilinmesi) halinde filtreleme düşünülebilir" diyor... Fakat "başka yollar bulunmalı" önerisini getiriyor. Mesela Amerika'da kullanıcıların ihbarı temelli yöntemler gibi...
Youtube yasağından vazgeçilmesini "olumlu" karşılayan Schmidt'e göre "filtre konulduğu zaman başka şeyleri kaçırma" maliyeti söz konusu.
Google küresel ekonominin devlerinden biri. Her ne zaman böylesi bir firmanın tepe yöneticisi Türkiye'ye gelse, "ülkeye yatırım" boyutu muhakkak sorgulanır. Biz de yatırımdan söz açıyoruz. Schmidt, "yatırım yapacağız" derken; kapsamını "mevcut ofis ve çalışanlara" yönelik genişleme olarak sunuyor. Türkiye'nin bağlı bulunduğu İrlanda merkezi seçeneğini, "çok önceden ilişki kurma, vergi yasaları ve çalışan, hizmet kalitesi" gibi yatırım öncelik gerekçelerine dayandırıyor.
Schmidt'e "Google'un bir sonraki adımını" soruyorum. "Pek çok adım var" diyor. Özellikle mobil temelli yeni internet evreninde ses ve tercüme gibi kavramların artan ağırlığına işaret ediyor.
Bilgiye ulaşmada şu anda Google ile bize sunulan, aradığımız cevaba en yakın olanları, (reklam kazancına baz oluşturan) rating temelli olarak bize sunması... Bir sonraki adımda Google, aradığımızın "en uygun ve tek" cevabını oluşturma gayretinde...
Eric Schmidt'den edindiğim izlenim; Türkiye ile ilişkilerinde Google'un "yavaş yavaş acele etme" ihtiyacı hissettiğidir.