Maastricht Kriterleri'nin ruhunu hatırlayın... İki rahmetten biri; ya IMF cenderesi ya kriz!
Bu ikilem, kayıp yıllar 1990'ın "negatif enerjisinin" temelinde yatan olguydu. Öğrenilebilir acizlik içinde "IMF'siz yapamayacağımıza" öylesine şartlanmıştık ki...
Paranoyak mıydık? Elbette değildik ama IMF'nin mandalını kapadığımızda, başımızı daha sık belaya sokuyor olmamız, bizde bu şartlanmayı doğuruyordu. Zira IMF tehdidi ortadan kalkınca, har vurup harman savurmaya başlıyorduk. Gerçi biz ona "gevşek para politikası" diyorduk ama neticede seçim ekonomisiyle Bütçe'yi talan ediyorduk. Her şimşeği takip eden gök gürültüsü misali; seçimin ardından zıplayan enflasyon, sıcak para, faiz ve kur üçgeninde "kriz mimarisi" şekilleniyordu.
Bugün geldiğimiz noktanın bir "kader" değil, "tercih" sorunu olduğu çok net. Ortalıkta IMF yok. Hatta Mali Kural da yok. Üstelik seçim var. Ancak Bütçe, hiç de öyle demiyor; Açığın Milli Gelir'e oranı, % 3.6 düzeyinde.
Pekala "başka bir varoluş mümkün" imiş. Bugün "kredisinden ziyade duası makbul" IMF, pek çok ülkenin ensesinde boza pişiredursun, bize dayatılan Maastricht Kriterleri'ni hatırlatmakta fayda var;
* Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile, ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1.5 puanı geçmemelidir.
* Üye ülke devlet borçlarının GSYİH'sine oranı % 60'ı geçmemelidir.
* Üye ülke bütçe açığının GSYİH'sine oranı % 3'ü geçmemelidir.
* Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır.
* Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
6 sıfırlı parası, iki haneli enflasyonu, hiper faizi ve repoculuğuyla kafası iğdiş edilmiş eski normal'in savunucularının, Türkiye'nin geldiği noktayı kıyas açısından bu kriterleri iyi okuması gerekiyor. Öncelikle krizdeki "Avrupa bu kriterlerin neresinde" diye sormalı. Belki de bir sonraki adımımız, ekonomide Ankara Kriterleri oluşturmak olacaktır.