Avrupa'nın istediği gurbetçileri "temin edip" gönderen bir kurumumuz vardı; İş ve İşçi Bulma Kurumu... Yabancıların kol gücü talebini karşılamada son derece verimli işler çıkardı.
Daha sonra Avrupa "gurbetçi" talebini kesince, bu kuruma "iş" aradık. Köyden kente göç furyasında işsizlerin sayısı patlayınca, Kurum'un "iş" ve "işçi" bulacağını düşündük; tüm yurtta teşkilatlandırdık. Fakat işe ve dişe dokunur bir başarı gösteremeyince adını değiştirdik. Ancak işe yaramazlık bahtını değiştiremedik.
Oysa görevlerini saysak, dudağınız uçuklar; "ulusal istihdam politikası oluşturmak, işsizliği önlemek, verileri derlemek ve en önemlisi iş arayana iş, işçi arayana işçi bulmak."
Temel sıkıntı, "ancak biri amele talep ettiğinde, pazaryerinde dikilip iş bekleyenleri kamyonete dolduran simsar" vizyonuyla hareket etmemizden kaynaklanıyor.
Elinde 2 milyona yakın "resmi ve kayıtlı" işsiz var; ama iş bulunamıyor. Dışarıdaki 3 milyon işsiz zaten Kurum'un gözünde; "mevcut değil."
Öte yandan piyasa, yana yakıla eleman arıyor.
İş ile işçiyi buluşturamamak, nasıl bir iştir?
İş garantili meslek kurslarına harcanan milyonlar, "işe yaramayan" sertifikalar... Kelle sayısından daha nitelikli veri üretememek...
Buradaki 4300 kişiye "iş" sağlama dışında performans göremeyince kurumun kapısına şu tabelayı asmak geliyor içimden; "işi olmayan giremez!"