Başbakan talimatına rağmen Bakan'ın işin altından neden kalkamadığını daha net anladık. Grafiğe bakıp beşibiryerde spekülatörlerin eti zamlatan ince ayarını görünce, "bu oyunu kim, nasıl bozabilir?" sorusu akla geliyor.
Eti dert edinen Başbakan'ın; "ya düşecek ya düşecek" talimatı, çETeyi korkuttu ama Bakanlık, EBK ve benzeri bürokrasi hantallığıyla yürümeyi tercih etti.
Et fiyatlarını indirmek için ithalat kamçısı dışında çözüm geliştiremedi, EBK'nın evrak ve kâğıtları toplayıp ihale açması dahi 2 ayı buldu.
Ana görevi; "73 milyona sağlıklı, kaliteli, ucuz et yedirmek" olan Bakanlık, bunu başarabilseydi, spekülatörlere meydan açılmazdı.
Devletin spekülatör karşısındaki bu yenilgisi, kabul edilemez. Zira et, sıradan bir ürün değil.
Öncelikle zaruri bir ürün. Sağlıklı beslenmenin dinamosu. Bin yıldır "et girmeyen eve dert girer" diyoruz. Bedensel ve zihinsel faaliyetimizi sürdürmeyi sağlıyor: Hayvansal proteinin ana kaynağı.
İkincisi; et, fiyat geçişkenliği en yüksek ürünlerden biri. En küçük zamda lokantacısından turizmciye dek onlarca alt sektörün fiyatlarını tetikleyebiliyor.
Üçüncüsü; pahalı et enflasyonu 1.7 puan şişirmiş durumda.
Görünen şu; et, Tarım Bakanlığı'na bırakılamayacak kadar kritik öneme sahip. Bu tablonun ilham ettiği çözüm; ette de bir SPK ihtiyacının kaçınılmazlığıdır.
Nasıl ki SPK, sermaye piyasası ve Borsa'yı düzenleyip denetliyorsa, spekülatörlerin büyükbaş oyunlarına engel olacak bir ET SPK'sı (mesela EPK - Et Piyasası Kurulu) gerekiyor.