Doların tarihi rekor kırarak 1.82 'yi görmesi, " bu iş nereye varacak? " sorusunu akla getiriyor.
İşin nereye varacağına dair tahmin şayet dolardan söz ediyorsak, birçok dinamiğe bağlı. Zaten " dolar ne olur ?" sorusuna her kim ki " şu kadar olur " derse, yalan söylüyor demektir.
Ancak doları zıplatan dinamiklere bakıp, gidişat hakkında bir fikir edinmek pekala mümkün.
Öncelikle 1.82 rakamı bir rekor olsa da geçmişte benzer zıplamalara tanık olduğumuzdan bir sonraki halin " nasıl gelişeceğini " biliyoruz.
Bu yüksek fiyatın, belki anlık yeni zıplamalar olsa bile, bu seviyede kalmayacağını söyleyebiliriz.
Nitekim 1.82'deki fiyattan düşük hacimli işlemler, yeni bir rekorun mu yoksa yeni bir denge fiyatının mı oluşacağı ayırtına geldiğimize işaret ediyor.
Amerika'da bir söz vardır; " GM için iyi olan Amerika için de iyidir ." GM dedikleri General Motors. Dünyanın en büyük firması.
Bu söz, tersinden de doğru aslında. Neticede " GM için kötü olan, yalnızca ABD için değil, bütün dünya için de kötü " olduğunu gördük.
Aslında GM iflas etseydi, küresel ekonomi üzerinde oluşturacağı tsunami dalgasıyla yıkım etkisi, gelir, yıkar ve geçerdi.
Kurtarılmış olsaydı, bu da olumlu yönde bir rüzgâr doğururdu. Fakat olan, bitkisel hayattaki bir GM'nin yarattığı belirsizlik tir.
Binlerce kollu ahtapot benzeri GM'yi yaşatmak için her koluna bağlanan serumlar, küresel finans kurumlarından kaynak çekmeye başladı.
Mesela bu serumlardan biri olan İngiltere ING'nin, Türkiye'den çıkmış olması, GM'nin yarattığı yıkımı bizim de hissetmemizi sağladı.
Diğer yabancılar da belirsizliğin tavan yaptığı ortamda yeni " istikrar adası " arayışıyla, Romanya, Macaristan gibi kötü performanslardan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Polonya gibi nispeten daha " dengeli " ülkeler tercih edilir oldu.
Bunların bileşkesinde doların fiyatındaki bu çılgınca tırmanış, başka gerekçelere konu olmaya başladı.
Mesela " IMF ile anlaşsaydık, dolar zıplamazdı " görüşü, bu konulardan birini oluşturuyor. Şimdi tartışma, " IMF tamam da sağlanacak kaynak nasıl kullanılacak? " üzerinde dönüyor.
Basının dolar krizini iç siyaset malzemesi yapıp, " 2001 krizi " tablosuna benzetmesini, son derece tehlikeli buluyorum.
Neticede tüketici güveni, dolara çok bakıyor .
Sarsılan güven de sanayideki gerileme, dövizde yeni rekorlar, artan işsizlik ve toplamda küçülen Türkiye tablosunu oluşturuyor.
Doların yakın gelecekteki seyri, kısa vadede gerileme olsa bile orta vadede " rekor düşüşlere " gebe olmayacağına işaret ediyor.
Nokta tahmini yapmanın imkânsız olduğu bu ortamda, 1.82 rakamı, zihinlerde " zırhta açılan delik " etkisi yaratmış bulunuyor.
Bir kez doları 1.82'ye çıkarmışsanız, bundan sonra da " acı eşiğini " bu noktada tanımlamışsınız demektir. Şimdi sorulması gereken soru, düşük işlemli 1.82'lik doların, ekonomik aktörlerin davranışlarını hangi yönde değiştireceğidir.
Eğer IMF anlaşması sağlanır ve ülkeye gelecek kaynaklar, " şirket kurtarmak ve Türkiye'nin GM'lerinin dış borcunu finanse etmek için " kullanılacaksa, geçmiş olsun!
Ancak IMF'den sağlanacak kaynak ile iç talebi kamçılayan adımlar atılabilirse, zaten kirpi sendromu ile kasılmış iç piyasa hareketlenecek .
En azından işçi çıkarmalar son bulacak, esnaf soluk alacak, KOBİ ve benzeri firmaların peş peşe kapanmasının önüne geçilmiş olacak.
Fakat benim kafama takılan soru şudur; İmalat sanayisi dörtte bir oranında daralmış, doları 1.82'yi bulmuş, işsizliği tırmanmış ortamda neden hâlâ bazı hastalıklarımızdan kurtulma adımları atamıyoruz?
Mesela hâlâ konutlar üzerindeki köpük fiyatlar düşmüş değil. Mesela hak ettiğinden daha fazla kâr peşinde koşanların iştahı dinmiş değil. Mesela hâlâ üretmeden tüketme sevdasındakiler aklını başına toplamış değil.
Oysa 1.82 kalibrelik kurşunla zırhta açılan delik, içimizde birikmiş cerahatı, zehri, dışarı akıtmak için bir fırsat olabilirdi.
Eğer olmaz ise ekonomi, böğrüne yediği dom dom kurşunu ile kalacak.