Geçen yazıda Dijital Lanet'in pençesindeki biri olarak bu çağdaş(!) illetin bulgularını yazmıştım. Bu yazıda lanetin ardındakiler ve mücadele yöntemlerinden bahsedeceğim.
Eğer bir kez telefonunuzu veya adres bilgilerinizi birilerine kaptırmışsanız, dijital lanetin pençesine düşmüşsünüz demektir.
Kredi kartını iptal edemeyenler,
Cep telefonu, reklam panosuna dönenler,
Müşteriye sadakat adı altında her an mesaj ve çağrı ile taciz edilenler,
Elektronik postası, dijital teröristlerce kirletilenler,
Yeni dünyanın yeni mağdurlarını oluşturuyor.
Bu mağduriyeti besleyen temel yapı, varoluş amaçları tam aksini iddia etse de CRM diye bilinen yaklaşımlardan doğuyor. CRM, müşteri ilişkileri yönetimi anlamına gelen İngilizce bir kısaltma. Müşterinin patron olduğu(!) bu yeni ekonomik düzende, bilgi ve iletişim teknolojilerinin var ettiği CRM, kâğıt üstünde mucizeler doğursa da hayatın pratiğinde dijital lanetin CeReMesini sırtımıza yüklüyor.
Bir banka işlemi neticesinde ele geçirdikleri telefon numaranız veya e-posta adresiniz, lanet sürecini tetiklemiş oluyor.
Bir mağazadasınız. Kasadaki bayan gayet yumuşak bir ses tonu ile sizden "faturaya yazacağım telefon?" bilgisi rica ediyor.
İşte siz de artık lanetliler ordusuna dahil edildiniz. İşin en dramatik örneği, " alışveriş kartı " veya " marka sadakati " programları çerçevesinde doldurduğunuz formlarla oluşanlardır. Adres bilgileriniz, yalnızca cep veya eposta değil aynı zamanda oturduğunuz ev, çalıştığınız işyeri ile de Dijital Lanet'in kapsama alanına dahil edilmiş demektir.
Hele ki kredi kartınız var ise bu lanetin size sürgit ekonomik kayıpları da sistematize etmesi, kaçınılmaz hale gelmektedir.
Bir kez terörize edilmeye görün; cebinizi kapasanız, kredi kartınızı kesip atsanız ve epostanızı iptal etseniz dâhi eviniz ve işyerinizde, broşür, mektup veya benzeri şeylerle taciz edilmeniz kaçınılmaz hale gelmektedir.
İnternet Kurulu üyeliğim süresince çok sayıda telefon tacizi veya internet siteleri üzerinden terörize edilen insanların şikâyetlerine muhatap oldum. Eski sevgilisi, sapığı veya belalısı tarafından taciz edilenlerden daha büyük mağduriyetlerin, CRM'cilerden, firmalardan kaynaklandığına tanık oldum. Peki, ne yapacağız?
Bizim gibi dijital lanetlileri koruyan bir yasa var mıdır? Varsa bile bu yasadan yararlanmanın yolları nelerdir?
Amerika'da istenmeyen postaya 10 milyon dolar ceza yazacak kadar güçlü yaptırımları olan yasalar var ama bizde henüz bu alanda devrimci bir adım atılmış değil.
Savcılığa başvuru, yani online mağduriyete karşı offline hak arama yöntemi, hâlâ tek geçerli mekanizma.
Cep spamı dediğimiz ve cebimize sürekli olarak reklam gönderen tacizci firmalar için, " şahsi boykotumuzdan başka " bir yaptırım, ne yazık ki yok.
Veya kendi örneğimdeki gibi beni sürekli olarak cepten taciz eden, attığı her adımı(!) insanlık için dev adım olarak sunan belediye başkanımı yeniden seçmeme dışında bir gücüm de yok.
Fakat bu kadar da çaresiz değiliz.
Öncelikle tıpkı " koruyucu hekimlikte " olduğu gibi, alışverişlerde veya orada burada bizden telefon isteyenlere ASLA telefon numaramızı vermeyeceğiz.
Yetmedi, e-posta talepleriyle işlemleri sonuçlandıran internet sitelerine karşı, her an çöpe atabileceğimiz e-postaları vermekle yetineceğiz.
Bazıları " eğer bir daha posta almak istemiyorsanız, tıklayın " diyen üçkâğıtçı sitelere itibar etmeyeceğiz.
Daha da önemlisi, " şikâyetlerinizi buraya yazın " diyen firmalara tepkilerimizi yansıtacak ve size cevaben geri dönmeyenleri teşhir edeceğiz.
Yetmedi; bir de bu dijital lanetin yüzsüzlerini teşhir etmek için yeni oluşumlara ihtiyacımız olacak.
Özellikle cep telefonu üzerinden hayatımızı zorlaştıranları teşhir edecek siteler kurmamız gerekiyor. Bunu sanal dünyanın ve medyanın vizyoner girişimcisi gençlerimiz yapar diye düşünüyorum.
Zira ihtiyaç doğmuştur ve eğer birileri yapmaz ise bizzat kendim böyle bir site tasarlayacağım.
Dijital lanetin teröristleri ister eski sevgili, ister ünlü ve saygın(!) bir marka veya kredi kartımı iptal etmek istediğimde asla ulaşamadığım bankam(!) olsun, fark etmez.
Bu lanete karşı tedbir geliştirmek için yasa koyucuları ve gönüllüleri, mücadeleye çağırıyorum.