Hocaların Hocası diye ağırlandı, dualarla uğurlandı.
İktisat Fakültesi'nin benim gibi binlercesinin hocası olan Prof. Dr. Sebahattin Zaim'den bahsediyorum.
Dün Fatih Camisi'nde Cumhurbaşkanı, Başbakan da dahil ya talebesi olmuş veya ondan feyiz almış insanlar bir aradaydı.
Sebahattin Zaim'i çeyrek asır önce İktisat Fakültesi'nde tanıdım.
Doktora jürimdeki 5 değerli insandan biriydi.
24 Ocak kararları ardından gelen dışa açık büyümenin tanımlandığı yıllar... Sebahattin Zaim'den başka diğer ikisi de rahmetli olmuş Kenan Ural ve Nusret Ekin ile Allah uzun ömürler vermesini dilediğim Gülten Kazgan
ve Doğan Kargül karşısında sığaya çekildiğim günü hatırlıyorum.
İthal ikamesinin sürdüğü ancak dışa açık büyüme modelinin her yerde tartışıldığı dönemlerden söz ediyorum.
Türkiye ekonomisinin bugün nimetlerini topladığımız değişim sancılarının başlangıcı olan o yıllarda Sebahattin Zaim, iktisadi bir dönüşüm kadar kültürel başkalaşımı dile getiriyordu.
Bana yönelttiği soruları hatırlıyorum; Üretim ve paylaşımın, rekabet altında nasıl bir başkalaşım göstereceğini sorgulatmıştı bana.
Rakamların izdivacına fazlaca önem veren o zamanki toy yaklaşımımla bu sorular karşısında gevelediğimi hatırlıyorum.
Söyleyebildiğim, " bu değişimi yaşayanların başına ne geldiyse onlara bakmak lazım " gibilerinden gevelemelerdi. Ama sorun şuydu ki Sovyet Rusya henüz çökmemiş ve bizim gibi ithal ikamesinden piyasa ekonomisine geçen ülke örnekleri fazlaca oluşmamıştı.
Sevgili hocamın bu görkemli jüri içinde bana gösterdiği müsamaha, daha sonra ondan, bana sorduğu soruların cevabını alma cüretini vermişti.
Değişim sancısı, üretim faktörlerinin yeniden tanımlanması, paylaşım kavramı, çokuluslu şirket etkileri, IMF'nin rolü, dış açık baskısı ve şu ana kadar çeyrek yüzyılda başımıza gelen tüm musibetleri sıraladığını hatırlıyorum.
Küreselleşmenin henüz ülke gündemine gelmediği bir zamanda Sebahattin Zaim'in bu vizyonu, beni derinden etkilemiş ve " bu değişim sürecinde yakın gelecekte iktisadi sıkıntılar kadar kültür değişmelerinin de sancısını yaşayacağız " sözü aklımda kalmıştı.
Değer kattığı hayatların bileşkesindeki Türkiye, en yetkin kadrolarıyla dün onu minnetle " ebediyete " uğurladı.
Nur içinde yat sevgili hocam.