Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NURULLAH GÜR

Kredi kartlarına ince ayarlamalar

Merkez Bankası ve BDDK kredi kartlarıyla ilgili vatandaşı rahatlatacak bir dizi karar aldı. Merkez, faiz oranlarında farklılaşmaya gtiti. BDDK ise asgari ödeme oranlarını farklılaştırdı. Bu hamleler, yüksek gelirli ve limitli bireylerin kredi kartı borç artışını kontrol altında tutmayı amaçlıyor

Türkiye'de hanehalkı borcunun GSYH'ye oranı yaklaşık yüzde 11.5 seviyesindedir. Borçluluk oranımızın G20 ülkelerindeki seviyelerin belirgin biçimde aşağısında olması, finansal istikrar açısından oldukça kıymetli bir durum. Bu eğilimi korumak için borçluluk oranındaki gelişmeleri çok dikkatli yönetmemiz gerekiyor.
Bireysel kredi kartı borçları, bu olumlu tabloyu tehdit edebilecek bir unsur. Zira bireysel kredi kartlarındaki artış hızı, son dönemde yükseldi. Hanehalkının toplam borcunun yüzde 44'ü bireysel kredi kartlarından geliyor. Beş yıl önce bu oran yüzde 20'nin altındaydı.



Yüksek enflasyon ile birlikte insanlar, kredi kartlarına daha fazla yüklendiler. Kredi kartları üzerinden borçlanma tüketimi daha da teşvik etti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ekonomistlerinin yaptığı bir araştırma, kredi kartlarının borç bakiyesini kredilendirme davranışının yüksek bakiyeye sahip kişilerde daha yaygın olduğunu gösteriyor. Düşük bakiyeye sahip bireyler ise asgari ödemeyi yapmakta bile zorlanarak ayrı bir borç girdabına sürükleniyorlar. Bu eğilimler sadece finansal istikrarı tehdit etmekle kalmıyor, enflasyonla mücadeleyi de zorlaştırıyor.



EŞ GÜDÜMLÜ HAMLELER
TCMB ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) bu hafta kredi kartlarına yönelik eş güdümlü hamleler gerçekleştirdiler. TCMB, kredi kartının dönem borcuna göre kredi kartı azami akdi faiz oranlarında farklılaşmaya gitti.
BDDK ise dönem borcu seviyesine göre kredi kartlarında asgari ödeme oranlarını farklılaştırdı. Bu hamleler, yüksek gelirli ve limitli bireylerin kredi kartı borç artış oranlarını kontrol altında tutmayı amaçlıyor.
BDDK ayrıca kredi kartlarının asgari ödemesini geciktirenler için bir borç yapılandırma programı açıkladı. Bu karar, halihazırda kredi kartı borçlarını ödemekte zorlanan bireylerin yukarıda bahsettiğim sıkılaştırıcı yöndeki adımlardan daha az etkilemesini ve borçlarını zamana yaymasını amaçlıyor. 60 aya kadar gerçekleştirilebilecek bu yapılandırmada her aya düşecek taksit miktarı, ilgili ayın asgari ödeme tutarına eklenerek tahsil edilecek. Yapılandırma imkânının yeni borçları tetiklememesi için ise yapılandırılan borcun en az yarısı ödenmeden kredi kartında yeni bir limit artışına izin verilmeyecek.



BEYİN GÖÇÜNE DİKKAT!
Ekonomik gelişme yolunda ülkelerin en büyük kozlarından biri, beşeri sermayeleridir. Eğer doğal kaynak zengini değilseniz, ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve sürdürülebilir kılmak için İnsanlarınızın verimliliğini yükseltecek eğitim, yatırım ve iş ortamını sağlamanız gerekir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için en büyük sorunlardan biri, umut vaat eden eğitimli gençlerinin bir kısmını, ülkeleri adına faydalı işler üretemeden gelişmiş ülkelere kaptırmalarıdır. Beyin göçü diye adlandırdığımız bu durum, gelişmiş ulusların iktisadi gücünü besleyerek ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğinin daha da artmasına neden olur.
Beyin göçü bilinen bir durum olsa da bu göçün boyutları o kadar net görünmeyebilir. Çünkü ortada yeterli veri yoktur. Veri olmadığı zaman da etkili politikalar üretemezsiniz. TÜİK, Türkiye'nin de bir süredir gündeminde olan beyin göçü ile ilgili ilk defa veri yayınlandı. Bunun çok kıymetli ve önem verilmesi gereken bir çalışma olduğunun düşünüyorum.



Rakamları kabaca analiz etmeye çalışalım. 2015 yılında yüzde 1.6 olan yükseköğretim mezunları arasındaki beyin göçü oranı, 2023 yılında yüzde 2'ye yükselmiş. 0.4 puanlık artşı, önemsiz gibi görülebilir. Ama detaylar, bunun çok dikkat edilmesi gereken bir eğilim olduğuna işaret ediyor. Öncelikle Türk-i ye'de bahsettiğimiz süre zarfında üniversite mezunu sayısı yaklaşık 2.5 kat arttı. 0.4 puanlık oransal artışı da hesap ettiğimzide göç eden mezunların sayısı çok daha fazla anlam ifade etmeye başl-ı yor. İkincisi, beyin göçü eğilimi, yüksek başarı gerektiren ünviersite bölümlerinde çok daha yukarı seviyelerde. Örneğin, moleküler biyoloji ve genetik bölümünden mezun olanlarda beyin göçü oranı yüzde 17.9.
Bu bölümlerin, teknolojide dışa bağımlılığı azaltma ve katma değerli üretim yapma açısından en kritik sektörlere istihdam ve girişimci sağladığını da vurgulamak gerekiyor. Durum böyle olunca beyin göçünün ülke ekonomisine verebileceği zarar artıyor. Ekonomimizi daha katma değerli, teknoloji odaklı ve yenilikçi hale getirip Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler ligine taşımak istiyorsak beyin göçünü tersine çevirmemiz şart.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA