İmalat sanayi PMI rakamları yeni yıla yükselişle başladı. Aralık 2023'te 47.4 olan endeks değeri, Ocak 2024'te 49.2'ye yükseldi. Endeksteki bu artışı olumlu yönde bir sürpriz olarak değerlendirebiliriz. Son dört ayın en yüksek değeri görülmüş olsa da imalat PMI, son 7 aydır iktisadi canlılık için eşik değer kabul edilen 50'nin altında seyrediyor.
PMI rakamındaki sürpriz yükseliş esas itibarıyla kimyasal, plastik ve kauçuk ürünleri sektöründeki durumun iyileşmesinden kaynaklanıyor. Bu sektör haricindeki diğer dokuz sektörde yeni siparişlerin yavaşladığı görülüyor. Gıda ürünleri sektörü ihracat siparişleri ve istihdamda artış kaydettiğinden genel toplamda pozitif bölgede kalmayı sürdürdü. Kimyasal, plastik ve kauçuk ve gıda ürünleri haricindeki sekiz sektör, manşet endeks rakamında eşik değerin altında kaldı.
Tekstil ürünleri, giyim ve deri ürünleri, ağaç ve kağıt ürünleri ve ana metal sanayi 2023'ün ikinci yarısından bu yana sürekli kırmızı bölgede. Sıkı para politikası ve daralan dış pazarların etkilerini imalat sanayinde en çok bu sektörlerin hissettiği anlaşılıyor.
İçeride sıkı para politikası, en az altı ay daha reel sektörü zorlayabilir. Küresel tarafta ise iktisadi koşulların yaza doğru rahatlamaya başlayacağı öngörülüyor. Küresel ekonomiye dair beklentilerin hafif iyileştiğini söyleyebiliriz. IMF, 2024 için küresel ekonomik büyümeye dair tahminini 0.2 puan artırarak yüzde 3.1'e güncelledi.
Mevcut görünüm, Türkiye'de reel sektör için yılın ilk yarısında zorlukların devam edeceğine işaret ediyor. Rahatlama önce yılın ikinci çeyreğinin sonlarına doğru ihracat pazarları üzerinden hissedilebilir. İç piyasada ise rahatlama üçüncü çeyreğin sonu itibarıyla belirginleşebilir.
GELİR DAĞILIMINA YAKIN TAKİP
İktisadi faaliyetin canlılığı ve ekonomik büyüme iki açıdan önemlidir: Ülke ekonomisinin zaman içindeki gelişim çizgisi ve rakip ülkelere kıyasla performansınızın seviyesi. Bununla birlikte, canlılık ve büyüme tek başına ekonomik kalkınmayı açıklamaya yetmez. Sanayiden hizmetlere, ihracattan turizme kadar farklı kollardan artış kaydeden ekonomik refahın toplumun tüm kesimleri tarafından aynı derecede hissedilmesinin garantisi yoktur. Bu yüzden ekonomik kalkınmanın bir alt bileşeni olarak gelir dağılımına bakılır.
TÜİK, 2023 Gelir Dağılımı İstatistiklerini bu hafta yayınladı. Sonuçlar maalesef pek parlak değil. Gelir dağılımında bozulma var. Toplumun en zengin yüzde 20'lik kesimi, toplam gelirin yüzde 49.8'ini elinde tutuyor. On yıl önce bu oran yüzde 45.9'du. Gelirden en fazla pay alan yüzde 10'luk kesim, en az pay alan yüzde 10'dan 15 kat daha fazla gelire sahip. On yıl önce aradaki makas 12.6 kat kadardı.
KAMUNUN DOKUNUŞU
Gelir dağılımını ölçmeye dönük en sık kullanılan gösterge Gini katsayısıdır. 0 ila 1 arasında bir değer alan Gini katsayısının artması, gelir dağılımının bozulduğu anlamına gelir. Bu katsayı hesaplanırken önce serbest piyasa ortamında oluşan gelirlerin haneler arasındaki dağılımına bakılır. Ondan sonra kamunun hanelere sağladığı sosyal transfer ödemeleri dikkate alınarak katsayı yeniden hesaplanır. Sosyal transferler dikkate alınmadan sadece piyasa koşullarında oluşan gelire göre hesaplama yapıldığında Gini katsayısının 0.52 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Sosyal transfer harcamalarının gelir dağılımını düzeltici etkisinden sonra katsayı 0.433'e iniyor. Buna rağmen, her iki durumda da Gini katsayısında artış var. Gelir dağılımının neden bozulma eğiliminde olduğu buradaki en kritik soru. Son yıllardaki bozulmanın en önemli sebebi enflasyon. Toplumda herkes, gelirini enflasyona karşı reel bazda koruyabilecek varlıklara sahip değil. Enflasyon toplumun dar ve orta gelirli kesimlerini daha fazla vuruyor. Gelir dağılımındaki bozukluğun yapısal nedenleri de var. Türkiye'de vergi sistemi adaletine dair çarpıklıklar, kaliteli eğitime erişimin gittikçe pahalı hale gelmesi, emek piyasasında artan beceri uyumsuzluğu ve teknolojik gelişmelerin emek talebinde belli vasıflara ayrıcalıklar tanıması gelir eşitsizliğine yönelik akla ilk gelen temel yapısal sorunlar. Kapsayıcı bir kalkınma için gelir dağılımındaki gelişmeleri ekonomik büyüme kadar titiz biçimde yakından takip etmemiz gerekiyor.