İş insanlarının aktardığı anekdotlar, sanayide işlerin tıkırında gittiğini söylüyor. Ekonomik veriler de bunu teyit ediyor. Sanayi üretim endeksi (takvim etkisinden arındırılmış) haziranda aylık bazda yüzde 2.3, yıllık bazda ise yüzde 23.9 artış kaydetti. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seriye baktığımızda ise sanayi üretim endeksinin 136'ya yükselerek tarihi zirve noktasına çıktığını görüyoruz. Salgından dolayı bu seride endeksin değeri Nisan 2020'de 79.1'e kadar gerilemişti. Etkileyici bir geri dönüş. Tablodaki diğer veriler de sanayideki ivmelenmeyi gözler önüne seriyor.
AB VE ABD'NİN İTHALAT TALEBİ ARTTI
Faiz ve üretim maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde sanayideki bu güçlü performansı tetikleyen faktörler şunlar:
- Aşılamanın Kuzey Yarım Küre'de hızlanmasıyla birlikte gelişmiş ülkelerde ekonomi tahmin edilenden daha hızlı toparladı. ABD ve Avrupa ülkelerinin ithalat talebi arttı.
- Salgın döneminde küresel tedarik zincirlerinde meydana gelen bazı aksaklıklar, Asya ülkelerine alternatif oluşturabilecek Türkiye gibi bazı üretici ülkeler için bir fırsat penceresi açtı. Üretim ölçeğinde dezavantajımız olsa da ürün çeşitliliği, kalite ve fiyat noktasında Türkiye güvenilebilir bir tedarikçi olarak ön plana çıktı.
- Avrupa-Asya hattında taşımacılık maliyetlerinin artması belli açılardan Türkiye'nin işine geldi. Çin'den mal getirmek daha pahalı hale gelince Türkiye'den mal çekmek özellikle Avrupalılar için daha cazip oldu.
- TL'deki değer kaybının Türk ürünlerinin fiyatını rakiplerine kıyasla ucuzlatması ihracata olumlu yansıdı.
- Sanayiye sadece dış piyasa değil, iç piyasa da destek oluyor. Yüksek faiz ve enflasyona rağmen, iç talepte halen belli bir canlılık var. Bazı haneler yüksek enflasyondan korunmak için tüketimlerini öne çekiyor olabilirler. Böylesi bir davranış eğiliminin sektördeki hareketliliği arttırması normal.
- Sanayideki canlanma sadece şirketlere fayda sağlamıyor, istihdamı da artırıyor. Sanayi haziran ayında geçen yıla kıyasla 818 bin yeni istihdam yarattı. Sanayiciler işgücü açıklarını kapatamamaktan şikâyet ediyorlar. Enflasyonu düşürüp vatandaşın satın alma gücünü artırabilirsek, ekonomideki toparlanma tabanda kendini daha fazla hissettirecek.
BAŞARIYI KALICI HALE GETİRMELİYİZ
Sanayide yakaladığımız ivmeyi sürdürebilmek ve salgın sonrası küresel tedarik zincirlerindeki değişimden daha fazla fayda elde etmek için yapmamız gereken ödevler var. Ürün kalitemizi fiyat avantajımızın önüne taşıyacak yatırımlar yapmalıyız. Bu, ihracat portföyüne yeni giren müşterileri elde tutmak ve portföye yenilerini eklemek için gerekli bir adım. Üretim yapımızı AB'nin Yeşil Mutabakatı'na uyumlu hale getirerek sınır ötesi karbon vergisinden kaynaklanabilecek olası maliyet artışlarını bertaraf etmeliyiz. Maliyetleri kontrol altında tutmak ve fiyatlamayı zarar etmeden doğru yapabilmek için reel sektörün kur riskine karşı kendini finansal enstrümanlarla koruma altına alması lazım. Küresel emtia arzı ve fiyatlarında oluşan dalgalanmalardan asgari düzeyde etkilenmek için şirketlerin hammadde stok yönetimini düzgün yapabilmeleri çok önemli. Şirketler hammadde stok yönetimini ortaklık mekanizmaları geliştirerek beraber de gerçekleştirebilirler.
CARİ AÇIKTA DÜŞÜŞ SÜRÜYOR
Sanayi destekli ihracat artışı dış ticaret açığının ve cari açığın daralmasına katkı sunuyor. Ödemeler dengesi istatistiklerine dair açıklanan güncel verilere göre, geçtiğimiz yılın ocakhaziran döneminde 21.2 milyar dolar olan cari işlemler açığı, bu yılın aynı döneminde 13.6 milyar dolara geriledi. 2020'de rekor kıran altın ithalatının bu sene normal seviyelere dönmesinin cari açıktaki düşüş üzerindeki rolü büyük. Cari açıktaki gerilemenin 3 milyar dolarlık kısmı ise turizm ve taşımacılık gelirlerindeki artıştan kaynaklandı. Cari açıkta 2021'yi geçen seneye göre daha makul bir noktada kapatmamız muhtemel. Finansal istikrar açısından ihtiyacımız olan bir gelişme.