Ülkeler, hizmetler sektörü normalleşene kadar sanayi ve ihracattan azami destek alarak ekonomik toparlanmayı hızlandırmayı amaçlıyor. Tam anlamıyla bir üretim ekonomisi ve tacir devlet olmasak da salgın döneminde sanayi üretimi ve ihracatta ortalamanın oldukça üzerinde bir performans gösterdik. Bu sayede ekonomik büyüme açısından birçok G20 ülkesinden pozitif ayrışıyoruz.
Son açıklanan veriler, makro ekonomik koşulların zorlaşmasına rağmen, sanayinin hız kesmeden yoluna devam ettiğini gösteriyor. Sanayi üretimi mayısta bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 40.7 artış gösterdi. Geçen seneki düşük bazın etkisinden dolayı bu sene nisan ve mayıs aylarında üretimdeki artış oranları çok yüksek geldi.
Haziranda baz etkisinin azalmasıyla birlikte yıllık rakamların normale dönmesi bekleniyor. Verinin sadece yıllık değil, aylık bazda da artış göstermesi sevindirici.
Sanayi üretimi mayısta bir önceki aya göre yüzde 1.3 artış kaydetti. Bu, Kasım 2020'den bu yana aylık bazda gerçekleşen en büyük artış. Sanayi üretimindeki artışın kısmi olarak çalışan sayılarına da yansıdığı gözlemleniyor. Sanayi sektöründe ücretli çalışan sayısı Mayıs 2021'de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16.1 artarak 4.7 milyona yükseldi.
Başta sanayi verileri olmak üzere tüm öncü göstergeler, 2021'in ikinci yarısı için büyüme rakamının rahatlıkla yüzde 20'yi bulacağına işaret ediyor.
KONUT PIYASASINDAKI KARMAŞIK TABLO
Konut sektörü salgın döneminde hayli dalgalı ve karmaşık bir seyir izledi. İnşaatı devam eden projeleri salgın koşullarında bitirmek zorlaştı. Bir taraftan işçi sağlığını düşünmek gerekirken bir taraftan da artan maliyetler inşaat sektörünü sıkıştırdı. Arz tarafında bunlar yaşanırken talep tarafında ise öngörülebilirlik düşüktü. Faizlerin bir ara oldukça düşük seviyelere inmesi bir anda konut talebinin fırlamasına neden olmuştu. Salgın dönemindeki kapanmaların insan psikolojisi ve tüketici tercihlerine olan etkisiyle birlikte müstakil/ bahçeli evlere yönelik talepte ciddi artışlar yaşandı.
Faiz oranlarının geçen sonbahardan itibaren hızla yükselmesi genel konut talebini dizginledi. Haziran 2020'de 190 bin olan konut satışı yüzde 29.7'lik düşüşle Haziran 2021'de 135 bine geriledi. İpotekli satışlar geçen yıla kıyasla yüzde 71.5 azaldı. Yerlilerin konut talebinde hissedilir bir düşüş yaşansa da yabancıların alım iştahı yerinde.
Bu yılın ilk 6 ayında yabancıların aldığı toplam konut sayısı 20 binin hafif üzerinde. Yılın ilk altı aylık periyodu için bu bir rekor. Geçen yılın ilk yarısında yabancılara satışlar 14 bin seviyesindeydi. 2013-2019 yıllarının ilk altı ayında ise ortalama 10 bindi.
FİYAT DİNAMİKLERİ
Satışlar cephesinde bunlar yaşanırken, fiyatlarda ise sürekli bir artış var. Türkiye genelinde konut fiyatları son bir yılda ortalamada yüzde 29.1 oranında artmış. Talep artarken yeni inşaat sayısının buna aynı oranda tepki göstermemesi, fiyatların artmasına neden oldu. Konut stoku azalınca son aylarda yeni projelerde bir kıpırdanma yaşandı. 2018-2020 döneminde durgun bir seyir izleyen yapı izinleri sayısında, 2021'in ilk çeyreğinde kıpırdanma yaşadı. Konut arzındaki bu artış önümüzdeki aylarda ve yıllarda konut fiyatlarının normalleşmesine belli ölçülerde destek olabilir. Üretim maliyetleri, konut fiyatlarındaki artışı açıklayan en kritik değişken. İnşaat maliyetlerinde son bir yıldır yüzde 39.6 oranında artış var.
Maliyetler artınca konut fiyatları da kaçınılmaz olarak yükseliyor.
Konut sektöründe yaşanan fiyat artışları sadece Türkiye'ye has bir durum değil.
Tüm dünyada konut fiyatlarında ciddi artışlar var. Örneğin, ABD'de artış yüzde 23.6 düzeyinde. Merkez bankalarının gevşek para politikası neticesinde düşen faiz oranları ve finans piyasalarında elde edilen yüksek getirilerin yarattığı servet etkisinin yanı sıra artan üretim maliyetleri küresel ölçekte konut fiyatlarını yükseltiyor.