Küresel ekonomi, salgının birinci dalgasının ardından beklenenden hızlı toparlandı. Ancak, maalesef bu yaşadığımız tek rauntluk bir mücadele değil. Salgınının ikinci dalgası sonbaharla birlikte yükselişe geçti. Avrupa bu yükselişi en bariz yaşayan bölge. Vakalardaki artış politika yapıcıları zorluyor. Ülkeler bahar aylarındakine benzer bir ekonomik kapanmayı kaldırabilecek gücü şu anda kendilerinde hissetmiyor.
Yine de salgının daha kötü bir hal almasını engellemek için bazı önlemlerin alınması gerekebiliyor. Fransa, İspanya ve İngiltere bu kapsamda bazı kısıtlayıcı tedbirlere başvurdu. Ulusal bazda tam bir kapanmadan ziyade kısmi tedbirler söz konusu. Gece saatlerinde sokağa çıkma yasağı ve salgının derecesine göre bölgesel bazda değişen sosyal izolasyon önlemleri gibi... Ekonominin genelini mümkün mertebe sarsmadan kamu sağlığı korunmaya çalışılacak. Tarım ve sanayiye kıyasla hizmetler sektörü, kısıtlamalardan daha olumsuz etkilenecek taraf. Önümüzdeki aylarda hükümetlerin hizmetler sektörüne ve buralarda çalışanlara yönelik daha fazla mali destek sunduklarını görebiliriz.
KÜRESEL REFORM ŞART
Her yeni destek paketi ülkelerin finanse etmesi için daha büyük bütçe açıkları demek. Küresel faizler düşük olduğundan özellikle gelişmiş ülkeler için borç ile açıkları finanse etmek kolay. Ancak, bu yöntem sürdürülebilir değil.
Küresel borç seviyesi 260 trilyon dolara doğru ilerliyor. Yüksek borç, ekonomik kırılganlıkları arttırıyor. Vergi gelirlerini yükseltmek bir noktadan sonra açıkları kapatmak için bir gereksinim olacak. Bu zor dönemde KOBİ'lerden ve sade vatandaşlardan daha fazla vergi alamazsınız. Hatta onların vergi yüklerinin hafifletilmesi gerekiyor.
Vergi gelirlerini artırmak için ülkelerin ortak mücadele etmesi gereken gruplar var; küresel teknoloji devleri, çokuluslu şirketler ve elitler. Bu grupların küresel GSYH'nin en az yüzde 10'una karşılık gelen finansal varlığı vergi ödememek için vergi cenneti ülkelere kaçırdıkları tahmin ediliyor. Kimi tahminlere göre ise miktar 20 trilyon doların üzerinde. Vergi gelirleri düşük kaldığı zaman hükümetler, ekonominin ihtiyaç duyduğu kamu yatırımlarını yeteri kadar sunamıyor.
OECD, küresel vergilendirme sorunu çözmek için ülkeleri ortak bir zeminde buluşturmaya çalışıyor. Bu ancak küresel koordinasyonla çözülebilecek bir mevzu. Birkaç büyük ülke yan çizdiği zaman sistemde açıklar oluşuyor. Bu açıklardan kolayca vergi kaçırılabiliyor. OECD bu boşlukları kapatmak için küresel çapta asgari bir vergi oranının belirlenmesini öneriyor. Bununla birlikte, teknoloji şirketlerinin faaliyet gösterdiği ülkelerde yaptıkları karlar üzerinden vergilendirilmelerinin garanti altına alınması planlanıyor. Uygulamaya geçmesi gereken eylemler; ancak bunları bazı ülkelere sözde değil özde kabul ettirmek bir hayli zor.
Toparlanmanın lokomotifi sanayi
SANAYI 'V' tipi toparlanmayı en net yaşanan sektör. Yaz dönemini aylık ve yıllık bazda oldukça iyi bir performansla kapattı. Son açıklanan rakamlara göre, sanayi üretimi ağustosta yıllık bazda yüzde 10.4 arttı. İşgücü istatistiklerinde de ılımlı bir toparlanma başladı. İstihdamda artış var. İşgücüne katılım salgın sürecinde ilk kez yüzde 50'nin üzerine çıktı. İşgücüne katılım bir süredir düşüyordu. İş bulma umudunu kaybedenlerin iş gücü piyasasını terk etme eğilimi vardı. Bu eğilimin yavaştan tersine döndüğünü görüyoruz. İstihdamın tam olarak kendine gelmesi için hizmetler sektöründe de işlerin normale dönmesi gerekiyor. Meclise sunulan yeni teşvik paketinde kısa çalışma ödeneği ve normalleşme desteklerinin süresinin uzatılabilmesinin önü açıldı. Bazı sektörler istihdamı korumak için bu desteklere ihtiyaç duymaya devam ediyor. Birçok şirket kredi teşviklerinden ziyade kısa çalışma ödeneği gibi istihdam desteklerinin daha değerli olduğu görüşünde. Belli yaş grupları ve kesimler için esnek çalışma modellerini teşvik eden düzenlemeler de salgın sonrasında işsizliği düşürmek için oldukça önemli olacak.