Bu hafta küresel piyasaların gözü kulağı Fed'in organize ettiği Jackson Hole Sempozyumu'ndaydı. Koronavirüs döneminde ekonomilerin artan ihtiyaçları ve bunlar karşısında para politikalarının yön arayışı, bu seneki sempozyumu her zamankinden daha önemli bir noktaya taşıdı. Fed Başkanı Jerome Powell yaptığı konuşmada ABD'nin para politikası kulvarında yeni bir yol haritasıyla yola devam edeceğini ilan etti. Fed nokta enflasyon hedefinden vazgeçti. Malumunuz Fed'in enflasyon hedefi yüzde 2 idi. Yapısal sorunlarla boğuşan Amerikan ekonomisi enflasyon yaratmakta zorluk çekiyor. Fed yüzde 2'lik hedefi uzun zamandır tutturamıyor. Yüksek enflasyon da ekonominin başına bela çok düşük enflasyon da.
Fed artık nokta hedef yerine ortalama enflasyon üzerinden hedefleme yapacak. İşsizliğin arttığı bu zayıf ekonomik ortamda enflasyonun yüzde 2'nin üzerine çıkması isteniyor. Powell, 'enflasyon yüzde 4'e çıksa bile kolay kolay benden faiz artışı beklemeyin' mesajını finans piyasalarına net bir şekilde verdi. Bir dönemlik şok, enflasyonu yükseltti diye faiz silahı çekilmeyecek. Enflasyonun ortalama seyri izlenecek.
GEVŞEK POLİTİKA DEVAM
Fed gevşek para politikasına devam ederek ekonomiyi canlandırmayı amaçlıyor. Böylece, enflasyonda kıpırdanma yaşanacak ve işsizlik düşecek. Düşük ve orta gelirli ailelere hitap eden işler özelinde istihdamı geniş tabanlı bir şekilde arttırmayı hedefleyen bir Fed var karşımızda. Yani oluşan istihdam sadece sayısal olarak değil nitelik açısından da takip edilecek. Toplumun zayıf kesimlerinin de istihdam piyasasındaki iyileşmeden payını alması isteniyor. Böylece kanunen olmasa da fiili olarak gelir eşitsizliğini düşürmek bir merkez bankasının görev tanımına girmiş oldu. Fed'in enflasyon ve işsizlik gibi iki politika hedefi vardı. Bu da örtük olarak üçüncüsü oldu. 2010'ların başında BBC'nin bir programına katılan dönemin Fed Başkanı Bernanke, merkez bankalarının gelir eşitsizliğini dikkate alarak hareket edebilecek bir duruma gelebileceklerini belirtmişti. Politikacıların uzun bir dönem gözlerini kapattıkları eşitliksizlik o kadar büyük bir sorun haline geldi ki Bernanke'nin bu sözleri artık bir nevi gerçek oldu.
HEDEF BU SEFER TUTAR MI?
İyi güzel de enflasyonu yüzde 2'ye getirmede dahi başarılı olamayan Fed, enflasyonu nasıl yüzde 2'nin de üstüne çekecek? Zor. Ama çıtayı o noktalara çıkarmak enflasyon beklentilerinin yükselmesine sebep olabilir. Yani şirketler fiyatlama yaparken, ev sahipleri kiralarını arttırırken veya çalışanlar zam isterken daha yüksekten kapıyı açabilirler. İnsanların enflasyon beklentisini yükseltmeyi başardığınızda gerçek enflasyonu yukarı çekmek için önemli bir adım atmış oluyorsunuz. Hazır arz tarafı sıkıntılı iken talep olabildiğince desteklenerek enflasyon ateşlenmeye çalışılıyor. Fed'in bunda ne kadar başarılı olacağını izleyip göreceğiz. Gelir eşitsizliği ise çok boyutlu bir mesele. Tek başına faizleri düşürmekle ve para arzını arttırmakla çözülecek bir iş değil. Eğitimden vergiye, piyasa düzenlemelerinden sosyal harcamalardan kadar birçok kritik alanla ilgili yapısal reformlar gerek. Ama yine de para politikasının bu problemi dikkate alması doğru bir hamle. Merkez bankaları reel ekonomi ve vatandaşın dertlerinden kopuk bir para politikası anlayışı ile artık ilerlenemeyeceğini gördü. Sadece finans piyasalarının çıkarlarını gözeten neoliberal anlayış güç kaybediyor.
PARA POLİTİKASI DÜĞÜMÜ TEK BAŞINA ÇÖZEMEZ
Powell'ın sempozyumda yaptığı konuşma tarihi bir niteliğe sahip olmaya aday. Para politikasındaki dönüşüm şu an itibariyle maliye politikasının önünde. Maliye politikası halen neoliberal cendereden kurtulabilmiş değil. Ama yine de para politikasındaki bu değişimi çok da fazla abartmamak gerekiyor. Bütün sorunların çözümü para politikasından geçmiyor. Bu kadar gevşek para politikası uygulayıp da diğer alanlarda politika üretmediğinizde bunun ekonomi üzerine yan etkileri oluyor. Düğümü çözmek için maliye politikalarına da ihtiyaç var.