Ekonomik aktivite salgın sonrası kendine geliyor. Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), imalat sanayindeki toparlanmanın beklenenden hızlı gerçekleştiğini gösteriyor. İmalat sanayi PMI verisi, haziranda ekonomik aktivitedeki canlılık için eşik değer kabul edilen 50'nin üzerine çıktı. 53.9 değerini alan imalat sanayi PMI verisi, Şubat 2018'den sonraki en yüksek değerine ulaştı. Grafikten de görüleceği üzere, Türkiye haziran itibariyle G20 ülkeleri arasında imalat sanayinin en hızlı toparlandığı ülke oldu. Bu kulvarda Çin'i bile geride bıraktık. ABD ve Euro Bölgesi'nde rakamlar halen eşik değeri gösteren kırmızı çizginin altında. Bu toparlanma, Türkiye'de reel sektörün şoklara karşı hızlı ve dinamik bir şekilde reaksiyon gösterebilmesinin bir yansıması.
PMI verisinin detayları, koronavirüsün imalat sanayini iki yönden negatif etkilemeye devam ettiğini gösteriyor. Koronavirüs salgınından kaynaklı teslimat sürelerindeki artış, bazı tedarik zincirlerini aksatıyor. Girdi maliyetlerindeki artış ise ürünlerin satış fiyatlarının yükselmesine neden oluyor.
İHRACAT BEKLENENDEN HIZLI ARTIYA GEÇTİ
Bu hafta yüzleri güldüren bir başka veri dış ticaret cephesinden geldi. İhracat, haziranda bir önceki aya göre yüzde 35.1, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 15.8 oranında artış kaydetti. İç talepteki canlanmadan sonra haziran ayı itibariyle ihracat rakamlarının da toparlanması bekleniyordu. Ancak, doğrusunu söylemek gerekirse, ihracatın bu kadar hızlı artabileceğini beklemiyordum. Yüzde 41'lik ihracat büyümesiyle tarım sektörü dikkat çekiyor. Ocak-haziran döneminin toplam ihracat rakamı, geçen senenin ilk yarısına kıyasla ekside. Yılın ilk altı ayında toplam ihracatta pozitif büyüme yaşayan bir tek tarım sektörü var. Bu senenin sonunda 2019'un toplam ihracat rakamına ulaşmamız zor. Ama eğer ihracat yılın geri kalanında da artışını sürdürürse, salgın döneminde yaşadığımız kayıpların bir kısmını telafi etmiş oluruz. Son aylarda artmaya başlayan cari açığın Merkez Bankası rezervleri üzerinde oluşturduğu baskı da azalmış olur. Turizm gelirlerinin zayıf geldiği böylesi bir dönemde cari açığı kontrol altında tutmak için ihracatın desteğine daha fazla ihtiyacımız var.
ENFLASYONDA EN KÖTÜSÜ GERİDE KALDI MI?
Haziranda enflasyon beklentilerin üzerinde geldi. TÜFE yıllıkta yüzde 12.62'yi gördü. Aylık bazda en yüksek artış ulaştırma, lokanta-oteller ve eğlence-kültür kalemlerinde yaşandı. Petrol fiyatlarında salgın sonrasındaki en yüksek aylık ortalama rakamları haziranda görmüş olmamız enflasyonu tetikledi. Hizmetler sektörünün yeniden açılması sonrasındaki fiyat davranışları, enflasyonu yükselten bir başka faktör. Uzun süre kapalı kalan hizmetler sektöründeki şirketler, sosyal izolasyon uygulamalarının gevşetilmesiyle birlikte kapılarını müşterilerine açtı. Ancak, bu müesseseler, önlemlerden dolayı salgın öncesine kıyasla daha az müşteri kabul edebiliyor veya çekebiliyorlar. Cirolarında yaşadıkları kaybı telafi etmek için fiyatlarını artıranlar olduğu görülüyor. Şirket ölçeğinde düşünüldüğünde bu karar rasyonel görülebilir. Ancak, bu fiyatlama davranışı ülke açısından enflasyon ve büyümeye zarar verir. Ülke ekonomisinin zararına olan bir şey de uzun vadede şirketlerin faydasına olmaz. Sağlıksız fiyatlama davranışlarının önüne geçmek için gerekirse salgından olumsuz etkilenen hizmetler sektörüne daha fazla mali destek verilebilir. Kredi genişlemesi sonrasında bazı sektörlerde talebin çok hızlı artması da fiyatları yükseltiyor. Ekonomik aktivite beklenenden hızlı toparladığı için kredilerde daha ihtiyatlı bir tutuma geçilebilir. Enflasyonda bu yıl için en yüksek rakamı geçtiğimiz ay itibariyle yaşamış olabiliriz. Enflasyonun temmuz ayı itibariyle düşüşe geçmesi bekleniyor. Merkez Bankası'nın yüzde 7.4'lük yıl sonu enflasyon tahminin tutması artık zor olsa da halen yılı tek haneli rakamlarda kapatma ihtimalimizin olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası son yaşanan gelişmeler ışığında enflasyon tahminini yüzde 9 civarına çekerek revize edebilir.