Türkiye ekonomisinin en büyük problemlerinden biri hiç kuşkusuz işsizliktir. Ekonomik büyümenin yüksek olduğu dönemlerde dahi yüzde 9'un çok fazla altına indiremediğimiz işsizlik oranı, kur şokunun etkisiyle yüzde 14'lere kadar çıkmıştı. Bu gerçek bize Türkiye'de işsizliğin nedenlerinin sadece konjoktürel değil yapısal da olduğunu gösteriyor.
Türkiye'de işsizlikle ilgili çözüm önermeye yönelik özgün çalışmalar yapıldığını söylemek güç. Alandaki bu önemli boşluğu doldurmaya ve konuya yeni yaklaşımlar sunmaya aday bir kitap bu hafta SETA tarafından yayınlandı. Mevlüt Tatlıyer'in kaleme aldığı "İstihdamı Paylaşmak: İşsizliğin Nedenleri ve Çözümü" başlıklı kitap, işsizlik sorununa dair önemli tespitlerde ve önerilerinde bulunuyor.
Mevlüt Hoca kitabında eğitim sistemi, teknolojik değişim, sıkı para politikası, emek piyasası düzenlemeleri ve şehirleşme gibi Türkiye'de yüksek işsizliğe neden olan çeşitli faktörleri kapsamlı bir şekilde ele almış. Ancak, kitabın işsizlik sorununa dair ana vurgusu aşırı çalışma saatleri ve kısmı süreli işler üzerine.
Çalışma saatleri yüksek
Kısmi süreli işler az
Türkiye'de haftalık fiili çalışma süresi ve fazla mesai yapan çalışanların oranı dünya ortalamasının oldukça üzerinde. OECD ülkelerinde 5 kişinin yaptığı işleri bizde ortalamada 3 kişi yapıyor. Türkiye'de istihdamın sosyal güvenlik ve yasal maliyetlerinin görece yüksek olması ve şirketlerimizin kalite odaklı bir anlayıştan ziyade maliyet odaklı bir stratejiyle karlılıklarını arttırmaya çalışmaları, düşük istihdamın ana nedenlerinin başında yer alıyor. Çalışanlar ağır iş yükünün altında ezildikleri için bir taraftan çalışma verimlilikleri düşerken bir taraftan da kendilerine ve ailelerine yeterli zamanı ayıramıyorlar.
Türkiye'de kısmı süreli çalışanların oranı, OECD ülkelerinin altında yer alıyor. Gelişmiş ülkelerdeki kısmı süreli işlerin yaygınlığını Türkiye seviyesine indirdiğinizde bu ülkelerdeki yüzde 3-4 olan işsizlik oranlarının bir anda yüzde 9'a yükselme riski beliriyor. Özellikle gençler ve kadınlar arasındaki yüksek işsizliği azaltmak için kısmı süreli işlerin sayısını arttırmak bir hayli etkili olabilir.
İş hayatına dair toplumsal normlar değişmeli
Türkiye'de işsizliği kalıcı şekilde azaltmak için kanuni çalışma sürelerin düşürmek, asgari ücretleri saatlik ve bölgesel bazda belirlemek, ek istihdam yaratmanın önündeki gereksiz maliyet kalemlerini aşağıya çekmek ve kısmı süreli işlerin yaygınlık kazanmasına yönelik esnek düzenlemeleri hayata geçirmek gerekiyor.
İş hayatına dair toplumsal normları değiştirebilmek en az politikalar kadar kritik öneme sahip. Örneğin, şirketler çalışma saatlerinin düşürülerek yeni istihdam oluşturmanın maliyetleri arttıracağından şikayet edeceklerdir. Kısa vadeli bazı maliyetleri olsa da çalışanların iş motivasyonu ve verimini arttıracak böyle bir uygulamanın orta ve uzun vadede şirketlerin karlılıklarını da arttıracağını patronlara inandırmak lazım. Verimli çalışma, ürün ve hizmet kalitesine yansıyarak müşterileri memnun edeceği için zamanla şirketlerin satış ve ihracat rakamları artacaktır. İstihdam modelindeki değişim neticesinde çocukların ailesiyle daha fazla vakit geçirme şansı yakalamalarının gelecek nesiller üzerindeki pozitif etkilerini de unutmayalım.
Bu istihdam uygulamalarının hem çalışanlar hem de işverenlerin lehine olacağını göstermek için şirket ve bölge bazında pilot uygulamalar gerçekleştirilebilir. Geçiş aşamasında şirketler üzerinde oluşabilecek ilave maliyet artışının bir kısmı kamu tarafından finanse edilebilir. Bazı durumlarda çalışanları gereğinden fazla koruyan yasal düzenlemeler esnetilerek de şirketlerin yeni istihdam modeline pozitif yaklaşmaları sağlanabilir.
"İstihdamı Paylaşmak" kitabı, bu köşede anlatmaya çalıştığım istihdam mevzularını ve daha fazlasını kolay anlaşılabilir bir dille kapsamlı şekilde ele alıyor. Okumaya değer bir kitap.