Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bu hafta gerçekleştirdiği toplantıda beklendiği gibi politika faizinde değişikliğe gitmedi. Bir önceki Para Politikası Kurulu metninde yer alan "enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir" ifadesi yerine bu toplantı metninde "fiyatlama davranışlarına dair riskleri sınırlamak ve enflasyonun düşüş sürecini hızlandırmak amacıyla sıkı parasal duruşun korunmasına karar verilmiştir" denildi.
Toplantı metnindeki bu ayrıntı, bir sonraki toplantının yapılacağı 25 Temmuz'da faizlerin indirilebileceğine dair sinyal veriyor.
Aslında 31 Mart seçimlerinden önce piyasa beklentisi, geçen sonbahara göre enflasyon ve döviz kuru oynaklığındaki ılımlı düşüşten dolayı TCMB'nin haziranda faizi düşürebileceği yönündeydi.
İstanbul seçimlerinin yenilenme kararı ve S-400'den dolayı ABD ile gerginliğin yeniden yükselebileceği tedirginliği Türkiye'nin risk primini arttırdığı için TCMB'nin biraz daha bekleyerek daha rahat bir ortamda faizleri revize etme kararı vermesi çok da şaşırtıcı değil.
Mevcut göstergeler, gıda enflasyonunun ateşinin yaz aylarında söneceğine işaret ediyor. Petrol fiyatlarının yaklaşık 10 dolar düşmesi bir başka pozitif gelişme.
Geçtiğimiz aylarda başta sigara olmak üzere bazı ürünlere gelen vergi artışlarının enflasyon üzerindeki etkisi de ortadan kalkıyor. Çekirdek enflasyondaki olumlu gelişmeleri de hesaba kattığımızda enflasyondaki düşüşe paralel olarak faizlerin bir sonraki toplantıda aşağıya çekilebileceği ihtimali artıyor.
Umman Körfezi'nde yaşanan tanker krizinin arttırdığı jeopolitik risklerin petrol fiyatları üzerindeki olası etkileri ve S-400 meselesinde ABD'nin takındığı tutumun kur üzerinde oluşturduğu baskı, temmuzdaki faiz kararına kadar TCMB tarafından yakından takip edilecektir.
Trump ve Fed
Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının para politikalarına dair verdiği sinyaller, TCMB'nin yılın ikinci yarısında faizleri düşürmesi noktasında elini rahatlatabilir.
Avrupa'da uzunca bir süredir faizler yüzde 0'da çakılı. Ekonomik yavaşlama emarelerinden dolayı Avrupa Merkez Bankası'nın kısa ve orta vadede faizlerde artışa gitmesi beklenmiyor.
ABD cephesinde ise Trump her fırsatta Fed'i yüksek faiz konusunda eleştiriyor.
Trump'a göre, Fed'in faizleri yüksek tutması, yatırım ve tüketim harcamalarını frenlemesinin yanı sıra doları aşırı değerli hale getirdiği için ABD'nin dış ticarette Avrupa ve Asya'ya karşı rekabet etmesini zorlaştırıyor.
Siyasi baskı tartışmaları devam ederken, Amerikan ekonomisine dair gelen son veriler zaten Fed'in para politikasında sıkılaştırmaya son verip yılın sonuna doğru gevşemeye geçebileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Moody's'in not indirimi
Moody's cuma akşamı Türkiye'nin kredi notunu düşürdüğünü duyurdu. Not düşürme kararı genel itibarıyla yatırımcı güvenindeki azalma, dış finansman ihtiyacı, döviz rezervlerindeki düşüş ve ABD ile artan gerilimin olası ekonomik sonuçları ile gerekçelendiriliyor.
Kimse ekonomide bazı sorunların olduğunu inkar etmiyor; ancak Türkiye ile aynı nota sahip ülkelere baktığınızda not kararlarının gerçekten hangi saiklerle verildiğini anlamakta güçlük çekiyorsunuz. İtalya ve İspanya gibi müzmin durgun ve yüksek borçlu Avrupa ülkelerinin bizden dört beş basamak kadar üstte not aldıkları bir tarafa; uzun süreli resesyon yaşayan, yüksek bütçe açığı ve kamu borcu olan ve iç siyasette çalkantılı süreçlerden geçen bazı gelişmekte olan ülkeler bile yakın dönemde Türkiye kadar düşük seviyede notlandırılmadı.