Türkiye ekonomisi 2019'un birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.3'lük bir büyüme performansı gösterdi. Böylece Türkiye ekonomisi birinci çeyrek itibarıyla teknik açıdan resesyondan çıktı. Resesyon, ekonominin iki dönem arka arkaya çeyreklik bazda negatif daralması anlamına gelir. İki çeyrek aradan sonra gelen pozitif büyüme rakamı, mevcut koşullarda resesyonun korkulduğu kadar derinleşmeden geride kaldığına işaret ediyor. Tabi ki ekonomide her sorun bir anda geride kalmadı; ancak ekonomik kararların önemli bir belirleyicisi olan psikolojik durumu güçlü tutabilmek açısından piyasaların böyle bir veriye ihtiyacı vardı.
2018'in ilk çeyreğinde ekonomik aktivitenin çok canlı olmasının verdiği baz etkisiyle birlikte bu yılın aynı döneminde yıllık yüzde 2.6'lık bir küçülme gerçekleşti. Küresel finans krizinin etkisiyle 2009'un ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yıllık bazda yüzde 14.5 küçüldüğünü unutmayalım. Yaşanan iki büyük kur atağının yanı sıra dış politikaya ve jeopolitik meselelere dair onca belirsizliğe rağmen ekonomi lokomotifinin halen rayda tutunduğunu görüyoruz.
Türkiye'nin bazı eksikliklerine rağmen bir üretim ekonomisi olmasının yanı sıra sektörel çeşitliliğinin yüksek olması, krizlere karşı mücadelede işimizi kolaylaştırıyor. Dinamik reel sektör ve genç nüfus bu açıdan ciddi avantaj unsurlarıdır. Belirsizliklerin azalması ve finansal kan dolaşımının artması durumunda büyüme rakamlarını yılın ikinci çeyreğinde biraz daha olumlu gelmesi sürpriz olmaz.
İtici güç dış ticaret ve kamu harcamaları
Faizlerin ve belirsizliklerin yüksek olmasından dolayı yılın ilk çeyreğinde hanehalkı tüketimi ve yatırım harcamaları daralarak büyümeyi aşağıya çekti. Ekonomik büyümenin ibresini hafif de olsa pozitife çekenler ise dış ticaret ve kamu harcamaları oldu. Kur şokundan dolayı ihracatın artarken ithalatın azalması büyümeye destek sağladı. İç talebin daraldığı bir ortamda kamu harcamalarının yüzde 7.2 artması ekonomiye belli ölçülerde can suyu oldu. Tetiklediği çarpan etkisinden dolayı kamunun vermiş olduğu bu desteğin önümüzdeki aylarda da devam etmesi ekonomik büyüme açısından oldukça önemli. Kamu maliyesine dair mevcut göstergeler, Türkiye'nin bu zor zamanlarda maliye politikalarını etkin bir şekilde kullanarak reel sektöre destek olması için gerekli olan hareket alanını sağlıyor.
Küresel piyasalarda resesyon endişesi
Türkiye ekonomisinin büyümesine dair veriler bu yöndeyken, küresel piyasalarda ABD ve Avrupa ekonomilerinin resesyona girebileceği veya büyümenin hissedilir ölçüde yavaşlayabileceğine dair endişeler artıyor. Avrupa ekonomisine dair veriler oldukça karışık ve tatsız. ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde güçlü büyüse de, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliği tartışmalı. Bununla birlikte yeniden alevlenen ticaret savaşları ve Amerikan dış politikasının hırçın tutumunun arttırdığı belirsizlikler ekonomik aktiviteyi aşağıya çekmeye başladı.
Mevcut verilerle Batılı gelişmiş ülkelerin resesyon yaşayıp yaşamayacaklarını tahmin etmek şu an için zor; ancak ekonomik büyümenin yavaşlayacağı çok bariz. Bu durumda merkez bankalarının para politikasını gevşetmeleri kuvvetle muhtemel. Olası bir küresel yavaşlama Türkiye'nin ihracat artışını frenleyebilir. Ancak bir taraftan da gelişmiş ülke merkez bankalarının uygulayacağı gevşek para politikası, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin kur ve faiz konularında elini rahatlatabilir.