Türkiye'nin normalleşme ile ilgili uzattığı el Esad rejimi için bir fırsattı. 2023 yılının ilk aylarından itibaren Türkiye bu konuda kararlılığını gösterdi. Toprak bütünlüğün sağlanması, terörden arındırılması, sığınmacıların geri dönüşü ve en nihayetinde rejimi de dışlamayan Suriye'de kapsayıcı ve istikrarlı bir yönetimin kurulması Esad için iyi bir çıkış yoluydu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan en son 12 Kasım'da Azerbaycan dönüşü gazetecilere, "Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapıyı aralayacağını düşünüyoruz" açıklamasını yapmıştı. Bir de uyarıda bulunmuştu: Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır..."
Esad, Türkiye'nin teklifine belirli bir süre ön şart koşarak ayak sürüdü. Rusya, normalleşme arayışının ilk döneminde daha yapıcı bir rol oynasa da sonradan rejimi bu konuda yeterince teşvik etmedi. İran ise engelleyici bir tutum takındı. Kendisinin içinde yer alacağı farklı mekanizmaları dayatarak Esad'ın masaya gelmesini istemedi.
Esad'ın özellikle körfez ülkeleri başta olmak üzere bazı ülkelerle ilişkilerini restore etmeye başlaması, yeniden uluslararası zirvelere davet edilmesi ve Suriye'de kontrolü önemli ölçüde eline aldığı yanılsıması normalleşmeye gönülsüz yaklaşmasını beraberinde getirdi.
Sonuç olarak normalleşmede Esad iki yılı heba etti. Bu dönemde, İsrail'in Filistinlilere yönelik uyguladığı soykırım bölgede istikrarsızlığı derinleştirirken, ortaya çıkan krizden ve türbülanstan en fazla Suriye'nin etkileneceği aşikardı.
İran, Suriye'deki milislerinin önemli bir kısmını Lübnan'a kaydırmak zorunda kaldı. Vekaletleri ile arasında, komuta başta olmak üzere, büyük zafiyetler oluştu. Rusya, tüm hatları ile Ukrayna savaşına yoğunlaşmış durumdaydı. Dolayısıyla, İran ve Rusya eskisi kadar rejime destek çıkamıyordu.
Bunun yanında çatışmaların nispeten donduğu dönemde Suriye muhalefeti eğitim, teçhizat ve saha hazırlığı bağlamında güçlenirken, rejim ise asker sayısı ve kapasite olarak gerilemiş, ekonomik olarak çökmüştü.
Sahadaki bu gerçekliklere rağmen, Suriye muhalefetinin kısa sürede önce Halep'te kontrolü sağlayıp, ardından da Hama'ya yönelmesi beklenen bir durum değildi. Mevcut durumda, 13 yıllık Suriye iç savaşı açısından son gelişmeler sahada yeni bir gerçeklik oluşturdu. Bu yeni gerçeklik, rejim başta olmak üzere Suriye'de varlık gösteren bütün yapıları, aktörleri ve güçleri etkileyecektir.
Türkiye resmi olarak, "çatışmalara müdahil olmadığını" açıkladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Yeni bir göç dalgasını tetikleyecek hiçbir aksiyona girişmeyiz" dedi.
Suriye'nin geleceği konusunda Türkiye'nin tutumu belli: BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararına kararı temelinde, kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, güvenlik ortamının sağlanması, sığınmacıların güvenli geri dönüşü ve Türkiye'ye yönelik terör tehdidine karşı ortak bir mücadelenin sürdürülmesi.
Sahadaki bu yeni gerçeklik, Türkiye'nin mevcut ilkesel tutumunu değiştirmez. Ancak, çözüme yönelik adımların hızlandırılmasında, yeni araçların devreye sokulmasında, siyasi çözüme giden süreçlerin kısaltılmasında, diplomatik çabalarını yoğunlaştırması beklenen bir durumdur.
Suriye'de ortaya çıkan tablo, var olan krizleri, çatışmaları derinleştirme ihtimali olduğu gibi, siyasi çözüme giden yolun hızlandırılması için bir fırsatı da içinde barındırıyor. Kendi çıkarları açısından istikrarsızlığın devamından yana olan güçler, siyasi çözümü engellemeye çalışacaktır.
İsrail, Suriye'deki iç savaştan en fazla yararlanan ülke oldu. ABD'nin yeni yönetiminin alacağı tavır İsrail'in çıkarları üzerinden şekillenecektir. İran'ın, Suriye'deki varlığını devam ettirmek için, muhalefetin de masada olduğu siyasi çözüm konusunda yapıcı bir rol oynaması şimdilik pek muhtemel görünmüyor.
Mevcut gerçeklik içinde Esad rejimin hala bir fırsatı vardır. Türkiye'nin normalleşme arayışına olumlu cevap vererek, muhalefeti de içine alan yeni bir müzakere sürecinin başlatılması, siyasi çözüm için en rasyonel çıkış modelidir. Masada müzakereler başladığında, sahada çatışmalar doldurularak ilerleme sağlanabilir. Rejimin tutumu konusunda Rusya'nın alacağı tavır önemli.