Filistinlilere soykırımı devam ettiren İsrail, bir yandan da Lübnan'a saldırılarını yoğunlaştırdı. Saldırılar sırasında dünya liderleri BM kürsüsünde konuşuyorlardı.
Liderlerin konuşmalarında İsrail'i durduracak, savaşın bölgeye ve küresel alana yayılmasını engelleyecek bir mekanizma ya da yaptırımdan bahseden neredeyse yoktu.
Azımsanmayacak sayıda lider "küresel bir patlamaya" gidildiğine yönelik farklı perspektifler sundular. Ama bugün bunun en önemli nedenlerinden birinin İsrail sorunu olduğunu görmek istemediler. Soykırım yapmış bir devlet başkanının BM kürsüsünde konuşturulması bile sorunun anlaşılması açısından yeterli bir gösterge.
Küresel sistemin geleceği ile ilgili savaş, kriz ve belirsizlikten bahsetmeyen neredeyse yoktu. Geleceğin kötü olacağına dair tespitler yoğunluktaydı. Tespitlerde öne çıkan ortak temalar vardı.
Dünyanın karşı karşıya olduğu tehditler ve sınamalar daha önce benzeri görülmemiş boyuta ulaşmıştır.
Jeopolitik bölünmelerin derinleşmesi, küresel sorunların çözümünü zorlaştırıyor.
Ülkelerin yeni ittifak arayışları, mevcut uluslararası kurumların işe yaramamasının ve kendi özerkliklerini güçlendirme arayışının bir sonucudur. Rekabet giderek daha yıkıcı ve yok edici bir yöne doğru evriliyor. Devletler ve aktörler uluslararası hukuka uymadığında bunun cezai bir yaptırımı yok.
Tüm dünya, uluslararası kurum ve kuralların giderek işlevsizleştiğini biliyor. BM Güvenlik Konseyi'nin yapısı ve işleyiş tarzının çağdışı ve adil olmadığını artık veto yetkisine sahip beş ülke haricinde herkes söylüyor. Reform konusunda çağrılar yükseliyor.
Geleceğe yönelik karamsar tespitlerin çoğunlukta olduğu bir BM Zirvesi daha geride kaldı. Gelecekle ilgili karamsar tespitlerde neredeyse uzlaşma vardı. Aynı uzlaşma, barış ve istikrarın sağlanması için ne yapılması gerektiği konusunda yoktu.
***
TÜRKİYE FARKI
Uluslararası zirveler artık daha çok lider diplomasisinin zemini haline geliyor. Birçok lider, zirve toplantısından daha çok ikili görüşmeleri önemsiyor.
Lider diplomasisini de en iyi yürüten liderin, Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu konusunda kuşku yok. Bunun son örneğini BM Zirvesi sırasında gördük. BM'nin karşısındaki Türkevi Binası diplomasinin merkeziydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan, İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler, Sudan, Kuveyt, Arnavutluk, Pakistan, Irak ve Lübnan'ın devlet ya da hükümet başkanları ile görüştü. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya geldi. Ayrıca sadece devlet başkanları değil, iş dünyası ve düşünce kuruluşlarının temsilcileri gibi etkili insanlarla da bir araya geldi. Yani Doğu'dan Batı'ya herkesle görüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmeleri yanında eşi Emine Erdoğan Hanımefendi'nin de yoğun bir programı vardı. Kendisinin ilgilendiği ve himayesine aldığı projelerle ilgili diplomasi yürüttü. Görüşmeler yaptı.
Sıfır Atık konusunda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü. Geleneksel Türk çeyizlerini ve Anadolu kültürünü tanıtıcı etkinliklerde lider eşlerini Türkevi'nde ağırladı. Afrika Yemek Kültürü'nü tanıtan kitabının lansmanını yaptı. Birçok lider eşiyle bir araya geldi
BM Zirvesi sönük geçse de, ikili görüşmelerle Türkiye fark oluşturdu. Görüşmelerin sayısına bakınca, Türkiye'nin gerçekten diplomasi konusunda öne çıktığını vurgulamak gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderlik tecrübesi bu zirvelerde lider diplomasinin yürütülmesini kolaylaştırıyor.