Muhalefete yakın bir kamuoyu araştırma şirketinden AK Parti'nin tekrar birinci parti olduğunu gösteren bir anket yayınlandı. Anketi yapan araştırma şirketi, yerel seçimden bu yana her ay CHP'yi birinci parti gösteriyordu. Ancak son aylık anketinde AK Parti birinci çıkınca muhalefetin kamuoyu oluşturucuları öfkelendiler. Anket sonucunun gerçeği yansıtmadığını söylediler. Muhalefet, mayıs seçimleri öncesinde kamuoyu araştırmalarını "halkla ilişkiler faaliyeti" olarak görmüşlerdi. Yüzde 65'le seçimleri ilk turda kazanacaklarını söylediler. Böyle olduğu için seçmenlerini hayal kırıklığına uğrattılar. Yerel seçimin ardından benzer bir eğilimdeler. Geçmişten ders almadıkları anlaşılıyor. Bir araştırma şirketinin açıkladığı verilere kızmaları da bundan dolayı.
CHP'yi ikinci parti gösterdi diye öfkelenenler, aslında yerel seçimin ardından siyasetin gerçekliğini analizde bazı doğru şeyler söylemişlerdi. Mesela demişlerdi ki, yerel seçim ve genel seçim farklı. CHP'nin oyu yıllardır değişmediğine göre yerel seçimlerde alınan oylar başka partilerin oyu. Bu seçmenlerin sonucunun kalıcı olup olmadığı CHP'nin üreteceği siyasete bağlı...
Bu tip analizler öne çıkınca Genel Başkan Özgür Özel, yeni bir siyaset dili denedi. Dış politikada, normalleşme arayışında ve muhafazakâr sosyolojiye yönelik tutumda Kılıçdaroğlu döneminden farklı şeyler söyledi. Ancak, Özel'in deneme siyaseti, taktiksel olduğu için sürdürülmesi zordu. Dönemsel taktikler, Baykal ve Kılıçdaroğlu döneminde denenmişti. Ancak sahici olmadığı için sürdürülemedi. Siyaset sahici bir zemine oturmalıdır. Değilse gel-git siyasetine döner. Demokrasiye geçilmesinden bu yana CHP'nin ömrü kurtarıcı arayışı ve deneme siyaseti ile geçti. Bu arayış devam ediyor.
Ne demek istediğimin anlaşılması için son haftadan iki örnek yeterli. Erdoğan ve destekçilerine hakaret eden birine hızlıca sahip çıkıldı. Protokolde başköşede ağırlandı. Kendi çekirdek tabanı hariç, bundan toplumun geniş kesimlerinin rahatsız olduğu anlaşılınca Özgür Özel, özür dilemek zorunda kaldı. Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde korsan ve organize bir şekilde tertiplenen teğmenlerin kılıç çekme eylemi siyasallaştırıldı. Teğmenlerin hükümete mesaj verdiği söylendi. Özgür Özel, devletin okulları olan Harbiye ile İmam Hatiplerde okuyanları karşı karşıya getiren açıklama yaptı. İmam Hatip okullarını sorunlu gören kesimlere malzeme taşıdı.
Tekrar başa dönersek... 31 Mart yerel seçimlerinde CHP'nin aldığı oy kendi oyu değildi. Nasıl cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başkan adayının aldığı oy ile partisininki farklıysa, yerel seçimde de aynı dinamik geçerliydi. Hep tekrar ediyorum. Türkiye seçmeninin siyasal okuryazarlığı çok yüksek. Hangi seçimde nasıl oy kullanacaklarını iyi hesap ediyor. Seçmenlerin siyasette karşılaştırma imkânı var. Siyaset üreten, toplumun sorunlarına sahici bir şekilde çare arayan, gelecek vizyonu ortaya koyabilen seçmenden desteğini alır.
Seçimin ardından seçmenler partileri izlemeye aldı. Özellikle iktidarın mesajı alıp almadığına yönelik bekledi. Seçimlerin ardından yapılan anketlerde, iktidarın çekirdek seçmeni bile anketlere cevap vermede gönülsüzdü. Artık yavaş yavaş iktidarın çekirdek seçmeni kararını söylemeye başladı. Vurgulamak gerekirse söylediklerim partilerin çekirdek seçmeni ile ilgili. CHP'nin oy tavanı yıllardır yüzde 25'i geçemiyordu. Belki son dönemlerde birkaç puan artmıştır. Ancak yerel seçimlerde alınan oy oranının yakınına bile yaklaşmamıştı.
CHP'nin yeni dönem gel-git siyasetine yönelik tutumlar netleşmeye başladığı için anketlerden bu sonuçlar çıkmaya başladı. CHP'nin erken seçim istemesi bile ona yerel seçimlerde ödünç oy veren seçmenler tarafından onaylanmayan bir yaklaşımdır. Bu dönemde yapılan anketlerden çıkan sonuçlar bir eğilimi gösterir. Seçimlere uzun bir süre olduğu için böyle olması da normaldir. Yerel seçimlerden bu yana seçmenin önemli bir kısmı siyaseti ve partileri izliyor. Karşılaştırmaya devam ediyor. Eğilimlere bakarak siyasetine yöne veren kazançlı çıkar.