Çocukları parçalanarak ölen ve yararlanan aileler... Böyle bir ifadeyi duyunca, hatta buraya yazarken bile insan sarsılıyor..
Söylerken bile sarsıldığımız bu acıyı yaşayan aileler, şu anda onlarca farklı ameliyatla sağlığına kavuşmayı bekleyen yaralılar var. Sahipsiz sokak köpeği saldırıları nedeniyle çocukları parçalanarak ölen ve yaralanan ailelerin bazıları, soruna çözüm bulunmasına yönelik yasanın TBMM'deki komisyon görüşmelerine katıldılar.
Avcılar Kulübü üyesi olduğu ortaya çıkan bir CHP milletvekilinin de içinde olduğu, yasanın geçmesine karşı çıkan bazı muhalif milletvekilleri, "hayvanseverlik" söyleminin ardına saklanarak, çocukları sahipsiz köpekler tarafından yaralanan ailelere hakaret ettiler. Acıyla yaşamak yetmiyormuş gibi bir de hakaret işitmeleri acılarına acı kattı. Salondan çıkarıldılar.
Sokaklarda dolaşan sahipsiz köpeklerin bir güvenlik sorunu olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 85'in üzerinde. Bu sorunun çözülmesini isteyen sadece iktidarı destekleyen toplum kesimleri değil. Her siyasi görüşten insan, çözümün daha fazla ertelenmemesini istiyor.
Bugün sorunun neredeyse toplumsal infial seviyesine gelmesinin nedeni zamanında çözülememesidir. Uzun yıllardır bu sorun konuşuluyor. Ancak sesi çok çıkan bazı çevreler, sorunun çözülmesine uğraşmak yerine, devamından yarar sağladıkları için, meselenin suhuletle tartışılmasını, en insani çözüm için çaba harcanmasını terörize ederek engellediler.
Bir tartışmayı terörize ederseniz, meselenin gerçekliğinin üzerini örtersiniz. Bir sorunun çözümünde alternatif çözüm yolları sunabilirsiniz. Bunun için karşıt argümanlar getirebilirsiniz. Bu çözüme katkı sunar. Ancak bir meseleyi terörize ederek tartışmak, sorunun çözülmesini istememek demektir. Bir sorundan çıkarı olanlar, sorunun çözülmesini istemez. Sıkışınca "Sorunların çözüm yeri Meclis'tir" diyen çevrelerin, çözümün adresinde olay çıkarmaları, ailelere hakaret etmeleri ancak böyle izah edilebilir.
Zamanında çözülmeyen bir sorunun çözümü gittikçe daha da zorlaşır. Sahipsiz sokak hayvanları sorunu da böyle. Sorunun yerel yönetimlerin de içinde olduğu ilgili kurumlar tarafından çözülmesi için 2004 yılında yasa çıkarılmış. Ancak söz konusu dönemde yasa koyucular, ihtimaldir ki bazı çevrelerin tepkisinden korktuğu için, düzenlemenin çerçevesini muğlak bırakmışlar. Böyle olduğu için de sorun giderek büyümüş. Çözümü zorlaşmış. İlgili kurumlar ve taraflar üzerine düşen görevi yapmamış...
Muhalefetin şöyle bir argümanı var: "Biz belediyelerin çoğunu kazandığımız için, iktidar sorunu bizim üzerimize yıkmak istiyor..." İtiraz ettiği konudan bihaber olan bir siyasetçi böyle bir cümle kurabilir. Zaten sorunun çözümünde esas yetkili makamın yerel yönetimler olduğu 2004'te yasaya konulmuş. Aylardır bu yasanın niçin derde deva olmadığı tartışılıyor. Belediye başkanları, merkezi idare yetkilileri bu konuda açıklamalar yaptı.
Sahipsiz sokak köpekleri sorununun nasıl çözüleceği uzun süredir gündemde olduğu için her türlü tartışma yapıldı. Meselenin hassas olmasından dolayı, yasanın hazırlık süreci de epeyce uzun tutuldu. Bu konuda uzmanlar, bilim insanları, taraflar konuştu. Gelişmiş ülkelerin bu meseleyi nasıl çözdüğü aylardır konuşuluyor. Hangi yöntemin, ne tür çözüm önerisinden insani ve vicdani olduğu biliniyor.
Sorun bir an önce çözülmez ise gelecekte daha büyük ve hayati sorunlara yol açacak. Mevcut durumda, kuduz riskli temasın yüksek olduğu ülkeler arasındayız. Popülasyon her geçen gün artıyor.
Hayvanları seven bir kimse bu sorunun çözülmesini ister. Sahipsiz sokak hayvanının insanlara zarar vermesini normal karşılamak, hayvanseverlikle bağdaşmaz. Popülist söylemler bu sorunu çözümsüz bırakmıştır. Önceki bir yazıda belirtmiştim, popülizmin panzehri çözüm siyasetidir.
Siyaset toplumun beklentilerine çözüm bulmak için yapılır. Siyaset, sorun çözdükçe destek bulur. Toplumun çok büyük bir kesimi yasal düzenlemenin bir an önce Meclis'ten geçmesini bekliyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Nebi Miş | Sahipsiz sokak hayvanları ve çözüm siyaseti