Küresel piyasalarda son haftalarda önemli bir dönüşüm yaşanıyor. Yıllardır merkez bankalarının parasal genişleme politikaları borsalara yön verdi, şimdi bu durum değişmeye başladı. Petrol fiyatındaki çöküş, bunun başta Rusya olmak üzere birçok ülkenin piyasasına yansıması, merkez bankalarına güvensizliğin ilk işaretleri olabilir.
Petroldeki çöküşün iki temel nedeni bulunuyor. Birincisi başta ABD'de olmak üzere teknolojinin etkin kullanımıyla arzın artması, ikincisi ise dünya ekonomisinin büyük durgunluğun içine giderek daha fazla gömülmesi. Gelişmiş ülke merkez bankalarının trilyonlarca dolar para basmalarına karşın güçlü bir büyüme uzak bir hayal olarak duruyor. Avrupa ve Japonya ise batan birer gemi gibi derin bir resesyonun içine çekiliyor.
Avrupa ve Japonya'da ekonomiye olan güvensizlik o kadar fazla ki merkez bankalarının para enjeksiyonları artık hiçbir şekilde karşılık bulmuyor. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) açtığı ikinci ihalede, bankalar sıfır faizli dört yıl vadeli krediyi almaya bile yanaşmadı. Bu hafta ihaleye 130 milyar euro talep gelirken, eylül ayındakiyle birlikte toplam talep 212 milyar euroda kaldı. Bu rakamlar, Avrupa'yı kurtarmaktan çok uzak.
Yunanistan geri geliyor
Yunanistan'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öne alınması, Atina borsasında büyük bir paniğe yol açtı. Cumhurbaşkanlığı seçimi 17 aralıktaki oylamayla başlayacak ve 29 aralıkta yapılacak son turda da sonuç alınamazsa otomatik olarak erken seçimlere gidilecek.
Piyasalardaki kaosun nedeni de bu olasılık. Çünkü seçimlere gidilmesi durumda, anketler sol parti Syriza'nın önde çıkacağını gösteriyor. Alexis Tsipras liderliğindeki Syriza'nın radikal fikirleri var. İlk işleri AB ve IMF'nin dayattığı rejimi reddetmek olacak. Tahvil borçlarının önemli kısmı yeniden silinecek, zor durumdakilere bedava elektrik, gıda, konut ve sağlık yardımı yapılacak, zenginler hariç vergi indirimlerine gidilecek, en düşük maaş ve emekli maaşı 750 euroya çıkarılacak.
Syriza'nın iki ay içinde iktidara gelme olasılığının Atina borsasında üç günde yüzde 20 düşüşe yol açması şaşırtıcı değil. Syriza yöneticileri "AB kendini kurtarmak için Yunanistan'a yardım etti, üzerimize gelirlerse direneceğiz, ilk baskıda geri adım atmayacağız" diyor. Yunanistan'ın Euro Bölgesi dışında kalması ve drahmiye dönmesi, böyle bir çatışma ortamının sonunda ciddi bir olasılık olarak ortada duruyor.
Büyüme nerede?
Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikasının başarısızlığı su yüzüne çıkmaya başladı. Döviz kurlarını kontrol etmek ve enflasyonu aşağı çekmek için uyguladığı politika, enflasyonu düşüremediği gibi büyümenin de yüzde 2'nin altına inmesine yol açtı.
Üstelik şimdi küresel piyasalardaki dalgalanmalar döviz kurunu yeniden yukarı itiyor. Dışarıdan gelen baskı artarsa kurları faizi yükselterek de durdurmak mümkün olmayabilir. Bunun açık bir örneğini son beş ayda Rusya yaşadı. Dolar, ruble karşısında bu yıl yüzde 65 değer kazanırken Moskova borsasında dolar bazında düşüş yüzde 70'e ulaştı.