Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Cinayet Saati

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Ne kadar sarsıcı bir biçimde ifade etmiş değil mi Attila İlhan usta? "Cinayet Saati" dizeleri, Diyarbakır'ın Bağlar İlçesi Tavşantepe Mahallesi'nde bir masuma kıyılırken bir köyün, bir sülâlenin, eşin dostun "ölüm sessizliğine" de uyuyor değil mi!
"Cinayeti kör bir kayıkçı gördü
Ben gördüm, kulaklarım gördü!"

Narin Güran'ın kaybolması (!), -sözde- kayıp ihbarı yapılması, inanılmaz suskunluk hali, yalan beyanlar, arama çalışmalarını yanlış yönlendirmeler, spekülatif iddialarla soruşturmayı saptırma girişimleri, elinde mükemmel imkânlar bulunan jandarmamızın bölgedeki en yetkili ağzından umut dağıtılması, delillerin bir kısmının jandarma kriminale bir kısmının adli tıpa gönderilmesi, soruşturmanın niteliğine ilişkin yorumların birbirini izlemesi ve 8 yaşında katledilen kız çocuğunun trajik sonu!
Elbette...
Olayın ilk anından itibaren devletin zirvesinden en uçtaki personeline kadar tüm gücüyle sahada olması, medyanın ve kamuoyunun yüksek ilgisiyle benzerine çok az rastlanacak, oldukça kapsamlı ve ders alınacak şekilde bir çalışma yürütülmesi de takdire şayan.
Kuşkusuz, konuşulacak, yazılacak çok şey var...
Ama bu aşamada dikkat çekmek istediğim konu biraz farklı...
Narin ve Diyarbakır kırsalı üzerinden, sosyolojik temelde, etnik karakterli ayrıştırma gayretleri... Pis bir cinayetten, siyaset üretmek için fırsat kollayan aktörlerin, bu kez karanlıkta kalmayan yüzleri. Ne demek istediğim aşağıdaki satırlarda alenen ortada...
Edirne Cezaevi'nde hükümlü bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Narin Güran'a ilişkin sosyal medya platformu X'te şöyle bir paylaşım yaptı:
"Kötülüğün, alçaklığın, şerefsizliğin sınırı yok; kimliği, inancı, vatanı yok. İyiliğin, erdemin, onurlu yaşam mücadelesinin de sınırı, kimliği, inancı, vatanı yok. Bu şekilde gidişin, dünyayı biraz daha karartsa da aydınlık için sonsuz çabamız sürecek meleğim. Affet hepimizi."
Bakınız...
Diyarbakır'daki elim hadise ile bölgenin feodal yapısı arasında bağ kurmak istenirse... Bunu en son yapacak kişiler, yıllardır Kürt kökenli vatandaşları sömüren, eli kanlı bölücü terör örgütünün hamileri olabilir!
Bahse konu paylaşımdaki "aydınlıktan" maksat nedir sizce?
Bir küçük cansız bedeni ayrıştırıcı emellere alet etme, eli silahlı unsurlara mesaj verme, acıları istismar!
Tabii meselenin bir başka boyutu daha var...
Kendi çapında nüfuzlu olduğu öne sürülen bu aileyi kim ya da kimlerin yönlendirdiği...
"Kız gitti, bari oğlanı kurtaralım" ilkel dürtüsü ile soruşturma sürecinin neticesiz bırakılması için delil karartmaya kadar varan aklı verenlerin gerçek yüzleri...
Narin..
Görmemesi gerektiği düşünülen neye tanık oldu?
Veya...
Bizzat masumiyetine yönelen hangi tacize maruz bırakıldı?
Bu soruların her biri mutlaka karşılık bulacaktır...
Ama...
Doğu ve güneydoğuda, kapalı toplum yapısı içinde kız çocuklarının, dilsiz kesilen annelerin bir ömür boyu taşımak zorunda kaldıkları travmatik yaşanmışlıklar...
Kentlerin çeperlerine yerleşen ve hayata tutunmaya çalışan ailelerin acı dolu hikâyeleri...
Cehalet ve ekonomik yetersizlikle iç içe geçen şiddete meyilli erkeklerin birer ölüm makinesine dönüşmesi...
Mini minnacık bir bedenin ölümü değil sadece bizi kedere boğan... 24 saatte tükenip giden nasır tutmuş duygularımızın boğulmasıdır yüzleşmemiz gereken.
Yine de...
Narinler... Cennete gittiklerini bilsek de mezarlarında rahat yatabilmeleri için..
Her birimiz bir cana, bir insana ne kadar ulaşabilirsek emin olun binlercesi için ümit olabiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA