Gündemin sıcaklığı, hassas konularda olabildiğince ayrıntılı arka plân bilgisi aktarmayı zorunlu kılıyor. Aksi takdirde, sosyal medya üzerinden yürütülen muhtelif toplumsal mühendislik faaliyetleri akıl almaz bir hızla yayılıyor, siyasal sahayı ve zihinleri işgal ediyor.
Önceki gün gerçekleşen AK Parti MKYK toplantısının birçok soruya cevap bulmak bakımından önemli değerlendirmelere sahne olduğu anlaşılıyor. Örneğin, parti sözcüsü Ömer Çelik'in açıklama yaptığı sırada, yetkili kuruldaki isimlerin teğmenler meselesini yeni yeni masaya yatırdığı ve kaygı beyan ettiği görülüyor. Her ne kadar Sn. Çelik, toparlayıcı ve adrese teslim beyanat vermiş olsa da partinin en geniş istişare zeminindeki yorumlarda, Kara Harp Okulu'nda gerçekleşen alternatif yemin töreninin masumane olarak nitelendirilmediği sonucu dikkati çekiyor.
Esasen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da bu noktada ciddi rahatsızlık izhar ettiği de bir sır olmaktan çıkıyor! Erdoğan'ın, o görüntüleri hoş karşılamadığı, diploma töreninden sonra gelişen hareket tarzının, kendisi orada iken yapılamayacağını kayda geçirdiği ifade ediliyor. Gerek Milli Savunma Üniversitesi gerekse Harp Okulları ölçeğinde konunun özüne inmeye kararlı olduğu da vurgulanıyor.
Elbette, genç teğmenlerin, mezuniyet coşkusu veya anın heyecanı ile önünü arkasını hesap etmeden davrandığını savunanlar da var. Her 30 Ağustos'ta resmi formatın dışında seyreden ve geleneksel olarak yapıldığı belirtilen kılıç çatma seremonisinin, "genç teğmenler rahatsız" karakteri kazanması veya bu anlamın yüklenmesi bence incelenmeye değer! Buradaki öncelik; genç subayları bir enerji boşalmasına ya da subliminal mesaj göndermeye teşvik eden kişi veya kişiler olup olmadığı. Yani disiplin mesleğinin kodlarını aşarak manipüle edilip edilmedikleri. Lakin öyle bir eşiğe geldik ki... "Herkes yaptığının sorumluluğunu üstlenip, neticesine katlanmak durumunda!" demekten başka seçenek de kalmıyor.
Belli ki bu olaydan da dersler çıkarılacak. Tören öncesi, tören sırası kadar, tören sonrası da özenle planlanıp, icra edilecek. Harbiyelilere, siyasal mana içeren her türlü açıklama, slogan ve sembolden uzak durmaları gerektiği, ortak payda pekiştirilmek istenirken ayrışmayı çağrıştıracak faaliyetlerden kaçınmaları, aksine davranışların ciddi yaptırımları olabileceği kesin ve net sınırlarla tekrar tekrar aktarılacak!
Bu vesileyle bir iki hususa daha değinmek istiyorum...
Birincisi... CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, halkın kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle hüküm giyen, Cumhurbaşkanı'na ve AK Parti'ye oy verenlere de hakaret eden malûm şahsa sahip çıkması, protokolde yanına alması. İsmini zikretmeye değer bulmadığım kişinin, sokak röportajındaki sözlerinin adeta onaylanırcasına CHP liderinde karşılık bulması belli ki Cumhurbaşkanı'nca not edilmiş. Duyduklarıma göre, bu hoşnutsuzluk yeni adli yıl açılışında ilk ağızdan Özel'e yansıtılmış!
İkincisi... AK Parti'deki değişim ve kongre takvimi. Kesin olan şu ki... Bu süreci bir formaliteden ibaret zannedenler yanılacak. Cumhurbaşkanımızın, yakın ekibine mealen çizdiği söylenen şu çerçeveyi not etmekte fayda var:
"Ben, nerede durduğumuzla, bizim özgüvenimizle ilgileniyorum, karşıyla ilgilenmiyorum.
Muhalefete fazla takılmayın, kendinize bakın. Sadece ekonomiyi düzelterek bu işin bitmeyeceğini ben de biliyorum. Bu anlamda siyasette de gerekli hamleleri yapacağız!"
Ve son başlık... Ayrı bir yazıda ele alınması zaruri figürler. Bir dönem TV ekranlarından Cumhurbaşkanı ya da AK Parti adına konuştuğu izlenimi üzerinden sağa sola ayar verenlerin yeni versiyonları. Yani sosyal medyada doğup büyümüş kimi psikolojik harekât unsurlarının tabanı da tavanı da enfekte etme girişimleri. Bunları hafife almamak gerek!