Bir süredir, artan tempoda "stagflasyon" tartışmalarına tanık oluyoruz.
Stagflasyon hem enflasyonun hem de durgunluğun aynı anda yaşandığı özel bir durum. Stagflasyon için enflasyonun yüksek seyretmesi ve büyümenin sıfıra yakın olması da iktisat literatürünün anlatımı.
Peki, bu söylemin sahipleri kimler?
1- Verileri yakından izleyen müzmin karamsarlar.
2- Kronik ve ıslah olmaz muhalifler.
3- İş dünyasının yakınmalarını bilen ve meseleye damardan giren danışmanlar.
4- Uluslararası yatırımcılara angaje kimi "profesyonel" akademisyenler.
5- "Ben demiştim. Dediğim çıktı" iddiası üzerinden piyasa yapmaya çalışan her türden aktör.
Elbette bilim/vicdan dengesini tutturmuş az sayıda ismin makul uyarıları da yok değil.
Ankara'yı ve karar alıcıların geniş perspektifteki düşünce dünyasını izleyen bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki...
1- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine-Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomik gelişmeleri sıkı takip ediyor, gerektiğinde anlık reaksiyon da verecek teyakkuz halini koruyor.
2- Enflasyon, dirençli kesimlere ve faktörlere rağmen gerilemeye devam ediyor ama hala yüksek seviyede olduğu da bir gerçek. Bu tabloya, sıkı para politikası nedeniyle yılın ikinci çeyreğinde büyümede öngörülen göreli yavaşlama da eşlik ettiği için panik yaratmak isteyen zinde çevreler, "stagflasyon korkusu" pompalıyor.
3- Her şeye rağmen Türkiye ekonomisi, açıklanan hedefleri ile uyumlu büyüme patikasında ilerliyor. Avrupa pazarından daha umutlu büyüme sinyalleri geliyor.
4- İç ticarette ise üretimin sürekliliğini sağlayacak asgari canlılık muhafaza ediliyor.
Yavaşlayan iç talebe sektörel adaptasyon sıkıntıları elbette hissediliyor ama aşılamayacak gibi görünmüyor.
5- Bütçede, uygulama esnekliği içeren ve bazı kritik harcama kalemleri açısından cari yılda emniyet supabı olarak değerlendirilebilecek ödenekler bulunuyor. Yani, büyüme dinamiklerine ince ayar ihtimali, son seçenek de olsa sistemde bulunuyor!