Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP), 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminden sonra sergilediği duruşun, pek çok ezberi hatta oyunu bozduğu söylenebilir. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin izlediği çizginin,
Ülkemizdeki siyasal ve ekonomik istikrarı bozarak farklı güvenlik sorunları yaratmayı,
Türkiye'yi, iç meseleleri ile boğuşur duruma düşürerek stratejik çıkarlarından uzaklaştırmayı hedefleyenler bakımından epeyce rahatsız edici olduğuna kuşku yok.
8 yıl öncesinden bugüne MHP'nin;
Siyasi partiler arası açık seçim ittifakına imkân sağlayan hukuki düzenleme girişimi,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi hızlandıran anayasa değişikliği hamlesi ve bu pakete referandumda tam destek vermesi,
Ardı ardına gerçekleşen genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ve yerel seçimlerde sergilediği işbirliği ve dayanışma siyaset bilimi açısından özgün bir durumu ifade ediyor.
Bütün bunlara rağmen, bir ittifak bileşeni içinde siyasal kimliğini korumak hiç de kolay bir iş değildi... Devlet Bey'in siyaset ve devlet okuması ile izah edilebilecek bu tercihi, bugünlerde büyük sınama ile karşı karşıya.
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in Ankara'da cinayete kurban gitmesi, MHP ile hesaplaşmak için fırsat kollayanları süratle harekete geçirdi. İlginçtir, hayatında bir defa bile MHP'nin önünden geçmeyen ya da Meclis'te bir gün bile MHP'yi izlemeyenler, merhum Ateş'i ve ailesinin hukukunu savunuyor görüntüsü altında, asıl amaçlarını hayata geçirmek için organize oldular. Elbette, Ateş'in öldürülmesindeki sır perdesi her yönüyle ve mutlaka aydınlatılmalı. Sn. Bahçeli'nin, "hodri meydan" nitelikli çağrısı da adli zeminde karşılık bulmalı.
İşte bu kritik eşikte Devlet Bey'in açıkladığı 154 isimden oluşan liste ciddi tartışmaların fitilini ateşledi. Her ne kadar Sn. Bahçeli, "kimsenin korkmasına gerek olmadığını, hukuki zeminde mücadele edeceklerini" söylemiş olsa da yakın tarihimiz bu tür listelemelerin güvensiz sonuçlar da ürettiğine ilişkin örneklerle dolu. Üstelik bu puslu havadan istifade etmek isteyen zinde odakların, MHP'nin üstüne yıkılabilecek tuhaf olaylar tertipleme ihtimalleri de göz ardı edilmemeli.
Siyasetçi, gazeteci, araştırmacı, akademisyen, emekli asker... MHP'yi sistematik olarak yıprattığı öne sürülenlerin bir potada eritildiği tablo karşısında... Müzmin muhalif veya kötü niyetli aktörlere karşı meşru müdafaa sınırları içinde tavır almanın, kamuoyu nezdinde etki uyandıracak iletişim dili kullanmanın da birçok yolu var. Belli ki bu mücadele bugünden yarına bitmeyecek.
MHP'nin,
İlkesel ve tarihi pozisyonunu muhafaza ederek,
Algı operasyonlarına karşı kesintisiz ve ikna edici argümanlar geliştirerek,
Teşkilat ve Ocakları sürekli uyanık tutarak,
Medya ile ilişkilerini çok boyutlu tanzim ederek,
Kamuda ya da piyasada, kendisini MHP ile ilişkilendirerek yol almaya çalışanları ayıklamak suretiyle dinamik bir süreç yönetmesi de mümkündür.