6'lı masa efsanesinden bu yana muhalefet kanadı bir blok gibi değerlendirildiği için, parti bazındaki iç dinamikler ister istemez dikkatlerden kaçırılıyor. Oysa manzara, bilhassa CHP için hiç de iç açıcı görünmüyor. Üstelik konu, İstanbul'u bırakıp, Ankara'yı yani Türkiye'yi yönetme hırsından ötürü Başkan Ekrem İmamoğlu ile de sınırlı değil. Belli ki CHP içindeki farklı siyasi merkezler, kendilerince saha çalışması yaptırıyor ve pozisyon belirlemeye çalışıyor.
İşte size canlı bir örnek...
Adı bende saklı CHP'li belediye başkanı, parti işleri ile ilgili tanıdığa yakın tarihte bakın ne anlatıyor?
"Kimi Cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz?" diye anket yaptırdım. Yüzde 45 Tayyip Erdoğan, yüzde 25 Mansur Yavaş, yüzde 8 Ekrem İmamoğlu, yüzde 1,4 ise genel başkan (Kemal Kılıçdaroğlu) çıktı.
Vatandaş bize soruyor... "Mansur Başkan, esnafa para dağıtıyor. Siz niye para vermiyorsunuz?" Lakin olay göründüğü gibi değil Mansur Bey piyasaya, esnafa olan ödemelerini öne çekiyor. Asıl ödemelerini bu kalemler oluşturuyor. Üstelik CHP tabanından gelmediği için örgüt baskısını da fazla hissetmiyor!
Değerlendirmelerin, MHP ve Cumhur İttifakı ile ilgili bölümleri de hayli ilginç, iddialı ve kanımca fazlaca da hayali...
Ama biz, CHP'nin iç sesinden devam edelim.
Belediye başkanını dinleyen partili, Kılıçdaroğlu için "Mutlaka Avrupa turuna çıkmalı" önerisini getiriyor. CHP'li yerel yönetici tam o anda sıkıntılı durumu şöyle anlatıyor: "Doğru diyorsun da nasıl? Örneğin Almanya'ya gidecek olsa, organizasyonu HDP'liler yapıyor. Genel Başkan, bir seferinde tam Zeytin Dalı Harekâtı başladığı sırada Almanya'da konuştu. Orada 'Mehmetçiğin ayağına taş değmesin' diyecek oldu, dediğine pişman edildi. Salonda tepkiler oluştu, bazıları toplantıyı terk etti!"
Esasen, kamuya açık ortamdaki bu diyalog epeyce uzayıp gidiyor. Burada mühim olan kişisel yorumlardan ziyade, CHP Genel Merkez yönetiminin sanıldığı kadar rahat olmadığı hususu... Yani, "Dostlarımızla iktidar olacağız" söyleminin, örgütte samimi karşılık bulmadığı fakat zoraki katlanıldığı realitesi.
Özetle...
İster Kemal Bey, ister Ekrem Bey isterse Mansur Bey veya bir başkası öne çıksın. İşin özünde, iktidarı ele geçirip, bugüne rahmet okutacak kadroların iş başına getirileceğine ve muhalefetin tutarlılık testinde sınıfta kalacağına kuşku yok!
İşte bu yüzden CHP, sosyoekonomik şartlara ve kışkırtılan sığınmacı ajandasına rağmen yüzde 25 bandında patinaj yapıyor. 6'lı masa bir türlü yüzde 50'nin üstünde oy performansına ulaşamıyor. Sadece, terör örgütünün siyasi kanadı HDP ile yapılacak işbirliğine bel bağlanıyor. Bu da günü kurtarmayı vaat ederken, geleceği karartıyor.
Haliyle AK Parti'ye ise muhalefet kanadında olup bitenleri soğukkanlılıkla izlemek, kendi önceliklerine odaklanmak, hayat pahalılığı ve geçici koruma altındaki yabancılar sorununu iyi yönetmek, gerçekleri bıkıp usanmadan anlatmak, geleceğe dair umut aşılamak ve kesintisiz sıcak iletişimi sürdürmek kalıyor.