Hayırlı Bayramlar dileklerimle, ileriki günler için hafızalarda yer tutmasında fayda gördüğüm bir hususu paylaşmak isterim.
Önce bir noktanın altını çizeyim...
Bugün, Türkiye'ye dair siyasi mühendislik hesaplarının ana hareket noktası "ekonomide düğümleniyor." Hayat şartlarını kitlesel memnuniyetsizliğe dönüştürmek isteyen her türlü çevre gerek içeride gerekse dışarıda bir yığın hesap yapıyor!
Şimdi de bir başka noktaya işaret edeyim.
6'lı masa olarak adlandırılan muhalefet blokunun güçlendirilmiş parlamenter sisteme dayalı vaatleri dışında, en dikkat çekici faaliyeti "seçim güvenliğine" endeksli beyanları oldu. 6 ayrı partinin, benzer kavramlar kullansalar da o kavramlara yükledikleri anlamların çok farklı olduğu bir gerçek. Hani halk arasında denir ya... "Beni bir sen anladın, sen de yanlış anladın!" durumu söz konusu.
***
Kuşkusuz, 2023'te yapılacak seçimin sıhhati ve güvenilirliği çok mühim olacak. Lakin benim iddiama göre, seçimin sağlığına dair hassasiyet, ironik biçimde muhalefetten çok iktidarı tehdit edecek.
Evet, yanlış okumadınız! Bazılarının, "Ne alâka?" dediğini duyar gibiyim. Öyle ya... İktidar, seçimlerin güvenliğinden birinci derecede sorumludur. Kaldı ki muhalefet de her seçimde iktidar imkânları ile seçimin neticesi arasında ilinti olduğunu öne sürebilmektedir. Buraya kadar, "Türkiye tecrübesinden yansımalar olarak" nitelendirebileceğimiz yorum ve değerlendirmelerin günümüz şartlarında artık bir başka boyutu daha var.
O da...
Seçimlerin sosyal medya ve değişik algoritmalar üzerinden, bilhassa dezenformasyon faaliyetleri ile manipüle edilebileceği gerçeği.
Fırtına öncesi sessizlik misali için için ısıtılan siyasi hava, seçimin son düzlüğüne doğru yığınla yalanın, çarpıtılmış bilginin "gerçek gibi servis edileceğini" hissettiriyor.
Bir tür kamuoyu hazırlama sürecinin başladığını teyit eden faaliyetlere, özellikli mahfillerde gelişen kapalı devre konuşmalara dair epeyce uyarı geliyor.
İktidarı, mevcut sorunların çözümü ve geleceğe dair icraatını anlatmaktan alıkoyabilecek, sürekli "meşru müdafaada kalmasına" yol açabilecek hazırlıklardan bahsediliyor.
Zincirin zayıf halkası olarak seçilecek kişi ve kurumların hedef alınması suretiyle topluca AK Parti politikalarının malûl edilmesi olasılığının ciddiyetle ele alınması gerekiyor.
Toplumsal fay hatlarının kırılgan olduğu merkezlerde sandıklara ve sayımlara sistemli gölge düşürecek sinsi aktörlerin eşkali de bu büyük resmin bir başka parçasını oluşturuyor.
Demem o ki...
2023 Haziran'ı bugünden çok uzak tarih gibi görülebilir. Oysa bu seçimi, Türkiye'de iktidar değişiminin manivelası olarak kullanmak isteyenler için oldukça yakın bir tarih olarak karşımıza çıkıyor.
Muhalif blokun (sadece partilerin de değil) ne pahasına olursa olsun seçimi kazanma kurgusu veya ne pahasına olursa olsun seçime şaibe bulaştığı iddiasına sarılması, elbette iktidarı hırpalar. Türk demokrasinin değişken yolculuğunda mutlak manada gurur duyulacak en önemli başarısı "temiz seçimlerdir" ve öyle de kalmalıdır.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz