Konu, dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Enflasyonun, -bilhassa gıda ve ulaşım kaynaklı- yüksek seyri... Milletvekillerinin sahadan aktardığı tablo. Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan sürpriz beklentiler...
Bir kısmı mucize arayışında.
Bir kısmı, faize dayalı eski programa dönmek gerektiğine ilişkin yorumların etkisinde.
Bir kısmı da Osmanlı'daki "narh uygulamasını" bugüne uyarlama arayışında.
Esasen, milletin derdi ile dertlenenlerin, milletin sorunlarına çözüm araması ve farklı fikirleri AK Parti'nin yetkili organlarına taşıması kadar doğal bir durum olamaz. Özünde hemen hepsi iyi niyetli. Lakin böyle anlarda önemli olan paniğe kapılmamak ve alınan önlemlerin netice vereceğine olan inancı korumaktır. Belli ki AK Parti'de hâlâ, Türkiye Ekonomi Programı'na ikna edilmesi gerekenler var. Ve bu isimlerin hatırı sayılır kısmı, anlatılması gereken konuları, yeterince halka mal edemiyor.
Öte yandan...
Hayat pahalılığını tabii ki ciddiye almak yani gerçekçilikten uzaklaşmamak lazım. Bu noktadaki yakınmaları hane halklarının gelir düzeyi ve tüketim kalıpları ile birlikte düşünmekte fayda var. Çünkü herkesin hissettiği pahalılık birbirinden farklı. Yani, dar ve sabit gelirlilerin aylık ve ödemeleri artırılırken eş anlı olarak temel mal ve hizmetlerin fiyatlarının kontrol altına alınması gerekiyor. Nitekim Hükümet tam da bunu yapıyor. Zor bir geçiş dönemini yönetiyor. Hem enflasyonu frenlemeye çalışıyor hem de enflasyon karşısında satın alma gücü zayıflayan toplumun değişik katmanlarını farklı ödeme yöntemleri ile destekliyor.
Bu sıralar, kamu bütçesinin de bir kez daha gözden geçirilmesi gereği ağır basıyor. Zira milletin gözüne batan kimi kamu harcamalarının kısılması, toplum psikolojisi açısından belirleyici hale geliyor.
***
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, önceki günkü MKYK toplantısında bir kez daha işaret ettiği gibi... Piyasaların da vatandaşın da yaşadıklarının en ince ayrıntısına kadar farkında. Erdoğan, kritik bir seçim arifesinde, yenilediği ekonomi programına güveniyor. Programın başarılı olacağından kuşku duymuyor. Toplumsal ve siyasal stres birikimini görüyor. Ama endişeye prim vermiyor. Devletin imkân ve kabiliyeti, milletin feraseti ile güncel sorunların üstesinden gelineceğini savunuyor. Küresel enerji fiyatlarındaki şok artışın yansımaları... Ülkelerin gıda ihracatını durdurması ve kendi stoklarına yüklenmesi... Lojistik maliyetlerin artması... Nihayet, Türkiye'ye özgü şartların dönemsel güçlükleri....
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaza doğru tarımsal üretimdeki bereketin işlenmemiş gıda ürünlerindeki fiyatları dengeleyeceğini söylüyor. Temel gıda ve temel tüketim mallarındaki fiyatların vergi indirimleri yoluyla dizginlenmesi kararının takipçisi olacaklarını anlatıyor. Üretim ve satış için zaten bulundurulması gereken miktarını aşan stokçuluk, karaborsacılık, tekelci piyasa oluşumu ile ülkenin her yerinde mücadele edildiğini vurguluyor. Ki bunlar aslında belli başlı firmalar ve onların taşeronlarından ibaret.
Özetle...
Yeniden faiz artışına dayalı senaryo Ankara'nın gündeminde yok. Üretim, ihracat, cari denge, istihdamın korunması ve artırılması, kur ve fiyat istikrarı hedefi ilk günkü şevkle canlı tutuluyor.
***
6 MASA, ÜSTÜ TASA...
Emin olun, Macaristan seçimleri o ülkedeki 6'lı blokun zaferi ile sonuçlansaydı, bizdeki 6'lı masanın malûm sözcüleri, -tarihi, sosyolojik ve siyasal koşulları farklı olmasına rağmen- Türkiye üzerine birbirinden ilginç yorumları arka arkaya sıralar, Cumhur İttifakı için kaçınılmaz son senaryoları yazardı!
Ama... Dış müdahale, gayri milli hareketler, siyasal mühendislik faaliyetleri, mutfağı manipüle ederek sandığı çarpıtma denemeleri -evrensel bir ilkenin gereği olarak- hüsrana uğruyor
Bizdeki 6'lı masa, üstü ise bütünüyle tasa. Neden? 6 ayrı bastırılmış egoyu uzun süre tutmak mümkün değil de ondan. Yetmedi... Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile seçime girip, "Memleketi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemdeki gibi idare edeceğiz" söylemi başlı başına garabet
Ve en mühimi ise yaklaşım farklılığı... 6'lı masa, "çita" misali, hızlı hareket edip, 2023'te hedefini yakalamak niyetinde... Cumhur İttifakı ise "aslan" misali, zemini ve zamanı gözetip, ekip çalışması ile toplum kazanımı arzulayan tarzda. Çita, çevik davranıp avını yakalayamadı mı, bir daha aynı hıza çıkamadan geri çekilir ve aç kalır. Aslan ise taktiği, stratejiyle bütünleştirip mutlak netice alır!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz