Konu, sadece eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak veya uygulamalarından ibaret olsaydı... Sayfa 287'deki satırlar durumu izaha yeterdi. Yani... "Yakın tarihimizin belki de en büyük kara propaganda ve iftiralarına maruz kalan bakanı olarak..." cümlesi üzerinden gidilebilirdi. Oysa ana konu Albayrak'ın, "Tam bağımsız Türkiye" ideali olduğu için hâlâ yüzleşmemiz hatta mücadele etmemiz gereken sahalar epeyce fazla.
"Burası Çok Önemli" başlığı ile kaleme alınan kitap, teorik ezberlerin taraftarları ile milletin gerçek beklentilerini savunanların büyük dönüşüm kavşağında karşılaşmasının özeti gibi. Albayrak, bu kitapta kimilerinin öne sürdüğü şekli ile icraatlarını veya mazeretlerini anlatmıyor. Bunun çok ötesine geçen zihniyet değişiminin kodlarını veriyor. Yani, temel iktisat kuramına karşı reddiye manifestosu yazmıyor. O kuralların Türkiye'deki sahneleniş biçimine, bir başka ifade ile senaryoya itiraz ediyor, yer yer büyük meydan okumanın kilometre taşlarını döşüyor.
***
Gerek küresel sistemde gerekse bölgemizdeki gelişmeler, Türkiye'nin önemini ve değerini artırır, bilhassa bağımsız politika izlemenin mutlak gerekliliğini teyit ederken, Albayrak'ın argümanları ister istemez karşımıza çıkıyor. Görev yaptığı dönemdeki sistemik sınamalar, jeopolitik riskler, global pandeminin sarsıcı etkileri, mühim seçimlerin öncesi ve sonrasında yaşananlar Albayrak döneminin belli başlı dönemeçlerini oluşturuyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi özgün taraflarıyla fırsatlar sunar, geçiş dönemi ise tehditler yaratırken Albayrak'ın "Yeni Ekonomi Programı" üzerinden Ali Babacan ve IMF modelinin hemen her noktasına aynı anda neşter vuran tarzı pek çok şeyi kendiliğinden aydınlığa kavuşturuyor. Albayrak'ın da işaret ettiği gibi "Allah imhal eder, ihmal etmez!" Yani belli bir süre verir fakat hakikat mutlaka tecelli eder.
Demek istediğim... Dış gelişmelerin hızı ve harareti bizleri, "ekonomik güvenlik" noktasından asla uzaklaştırmamalı. Örneğin, Ukrayna'yı işgali nedeni ile -büyük ölçüde hak etmiş olsa da- Rusya'ya yönelik yaptırımlar, tüm ülkeleri yeniden düşünmeye, önlem almaya zorluyor. Veya Rusya'nın; AB'ye, özellikle Almanya'ya karşı "enerji kartını açması" da alternatif tedbirlerin gerekliliğini gösteriyor.
Bakanlık yılları, "enerji ve finansla örtüşen" Berat Albayrak kitabında Türkiye için, bu devasa kurt kapanından çıkışın formüllerini de veriyor.
Unutmayalım ki... 10 Ağustos 2018'de ABD kaynaklı (eski Başkan Trump'ın o düşmanca tweeti ile) yıpratıcı kur atağına hedef olan, 22 Mart 2019'da ise yerel seçimleri etkilemek üzere yine finansal türbülansa sokulmak istenen Türkiye bugün, düne kıyasla çok daha dirençli!
Albayrak'ın "çok önemli" gördüğü hususlar içinde...
"Londra merkezli swap işlemlerinin arka planı ve karşı tarafa ödetilen bedeller, Türkiye'yi finansal açıdan kırılgan hale getiren zayıflıklar ve buna karşı geliştirilen reçete, düşük kur-yüksek faiz kıskacının yarattığı sanal refah ve ekonomik programda makas değişikliği zarureti, milli şuurla beslenen bankacılık gereği, cari fazla vermeyi önceleyen politikalar, ihracat, üretim ve verimlilik artışı, aksak rekabetten doğan ekstra maliyetlerin ortadan kaldırılması, enflasyonla mücadele, yeni istihdam yaklaşımı, küçük yatırımcının korunması, iç tasarrufların artırılması, firmaların krediye erişiminde kolaylık, rekabetçi kur, enerjide dışa bağımlılığın mutlak manada azaltılması, hedef odaklı vergi ve diğer teşvikler, sürdürülebilir büyümenin kalıcı esasları" gibi iktisat kürsülerinde tartışmaya değer bölümler var.
Ve son söz yine Albayrak'tan...
... Karşı taraf için bağımsızlık mücadelemizi zayıflatmanın yolu, ülkemizi finansal ve ekonomik olarak bir krizin içine sürüklemek, bu krizi olabildiğince uzatmak, böylece iktidarın arkasındaki halk desteğini azaltmak, yani millet ile devlet arasına nifak sokmak, ülkenin yönetimine kendi güdümünde hareket edecek bir siyasi oluşumu taşımaktan geçiyor...
2023 seçimlerine giderken memleketin siyaseten hesaplaştığı hususlar da bunlar!!!