"Türkiye'nin, dış politika alanında son dönemde yaptığı en önemli hamle nedir?" diye sorsanız kesinlikle, "kuşatmayı yarma diplomasisi" derim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı benzersiz kılan özelliği de burada. Evet, duygusal yanları, mutlak kabulleri var. Lakin reel politik şartları gözlemeyi ve riskleri bertaraf edecek şekilde esnek karşı koymayı çok iyi biliyor. Bu noktada, "Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile MİT Başkanı Hakan Fidan'ın özellikli çabalarının altını çizmek", "Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın ise uluslararası iletişim kanallarını açık tutmaya yönelik çizgisinin" ne kadar doğru olduğunu da vurgulamak gerekiyor.
Ankara'nın, "İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır" bağlamındaki "güncel onarıcı yaklaşımının" değeri bugünlerde çok daha iyi anlaşılıyor. Bilhassa Doğu Akdeniz denklemi bağlamındaki net duruşun ulusal çıkarlara dönük çarpan etkisi artık herkes tarafından kabul ediliyor. Libya'daki stratejik aksiyonun ne derece mühim olduğu, Karabağ'da işgalin sona erdirilmesi ile birlikte Azerbaycan'ın küresel enerji arz güvenliğindeki etkinliğinin kat be kat arttığı her fırsatta dile getiriliyor.
Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, NATO ve AB azmettiriciliğinin de etkisi ile sıcak savaşa dönüşmesi, Batı blokunun "Aman ateş bize sıçramasın" hesabı ile davranmasının ağır faturası tüm çıplaklığı ile görülüyor.
Ve dün Antalya Diplomasi Forumu'nun da güçlü şekilde onayladığı üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür" çıkışı, sanıldığından da fazla taraftar buluyor. Barışı ve adil düzeni inşa edemeyen BM sisteminin eski model sahipleri bile kendi güçlerini koruyacakları, geniş tabanlı Birleşmiş Milletler üzerinde kafa koruyor.
Özetle...
Yeni bir dünya kuruluyor. Bu kez Türkiye, yeniden format atılmakta olan dünyaya seyirci değil ana oyuncu olarak katılıyor!
***
"BURASI ÇOK ÖNEMLİ!"
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yakın tarihe ışık tutan, kendisi ile ilgili bilinmeyenleri bir ölçüde aydınlatan ve gelecek perspektifini içeren kitabı, tahmin edildiği gibi büyük ilgi uyandırdı. Kitabın detaylı analizini bilahare yapmak üzere bu aşamada bir hususa değinmek istiyorum...
Bir dönem, "Çokomelli" diye uyarlanan, espri gibi sunulsa da özünde alaya alınan çarpıcı bir cümle idi "Burası çok önemli!"
Albayrak'ın, dikkat çekmek istediği konuların, hayallerinin, hedeflerinin, kararlılığının özetiydi o cümle.
Dün olduğu gibi bugün de ağırlığını muhafaza ediyor.
Nedeni ise... Albayrak'ın bitmek tükenmek bilmeyen idealizminde, iddiasında ve özgüveninde gizli. "Burası çok önemli" başlığı ile kitap yazması dahi, siyaseten en çok vurulduğu noktaların tümünü göğüsleme ve "Yiğit düştüğü yerden kalkar!" ilkesinin bir tezahürü sanki.
Anlaşılan o ki... "Sadece burası değil, pek çok yönü önemli" bir süreç var önümüzde. İş ki "At izi, it izinden artık ayrılabilmiş olsun!"
***
DOKTORLARIMIZ
Hekimlerimizi çok seviyoruz. Bizim ailede de tıp okuyan oğlum, tıbbı yeni bitiren yeğenim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kamudan ayrılmak veya yurtdışına gitmek isteyen doktorlara dönük eleştirisinin sarsıcı yansımaları oldu. Erdoğan, dili ile kalbi arasındaki mesafe kısa olan bir lider. Kuşkusuz, detaylı açıklamaları 14 Mart Tıp Bayramı'nda yapacaktır Kanımca, önceliği para ve konfor olan kimi sağlık çalışanlarına karşın, bu memleketin imkanları ile yetiştiğinin bilincinde olup birikimini bu ülke için seferber etmek isteyen ama makul yakınmaları olan hekimler arasındaki fark yakında daha belirgin şekilde anlatılacak.
Unutmadan...
Devlet hastanelerinden istifa eden hekimler bir şekilde Türk sağlık sisteminin içinde kalıyor. Bizim asıl odaklanmamız gerekenleri ise Whatsapp gruplarında sayıları 5 bini bulan ve ağırlıklı olarak Almanca öğrenip Avrupa'ya gitmeyi düşünen gençler oluşturuyor.
Gençleri ve ümitlerini korumak bizlerin birinci görevidir! Nokta!