Şimdi tane tane anlatalım.
Başını CHP'nin çektiği muhalefet bloku, döviz rezervleri ile ilgili ilginç bir algı yönetimi başlattı.
Önce
128 milyar dolar hesabı ortaya attı ve bu tutarın "buharlaştığını" iddia etti.
Sonra, bizzat CHP'li milletvekilleri bile döviz satışlarının Merkez Bankası bilançosunda görülebileceğini, kaybolmadığını söyleyince, bu kez farklı bir faza geçti...
Döviz satışlarının usulsüz olduğu tezini öne sürdüler. Gerek Merkez Bankası Kanunu gerek Hazine ile Merkez Bankası arasındaki protokol gerekse -o zamanki adıyla- Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi'nde alınan çerçeve kararlar, yani hukuki boyutu hatırlatılınca yine ağız değiştirdiler.
Kalktılar, "Neden ihale yöntemi ile satmadınız?" diye bir yol tutturdular. Ardından, "Kimlere sattınız" diye devam ettiler.
Kendileri de gayet iyi biliyor ki...
Merkez Bankası rezervleri, döviz talebi olduğunda veya zor günler için tutulur. Bu amaçla kullanılır ve uygun piyasa koşullarında da yerine konulur. Örneğin eski Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı döneminde, toplamda 30 milyar dolar satıldığını ne soran oldu ne de bilen... "Piyasa şartlarının gereği idi" denildi, geçildi.
Ne ise... Konuyu dağıtmadan sürdürelim...
Merkez Bankası ihale yoluyla, doğrudan müdahale şeklinde veya üçüncü bir yolla döviz satışı yapabilir. Bu kararlar, o günkü piyasa veri seti, finansal durum, uluslararası gelişmeler, ülkeyi yakından ilgilendiren jeopolitik süreçler, hatta siyasi istikrarı etkileyebilecek riskler de dikkate alınarak verilir.
Ağustos 2018'de, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye ekonomisini açıktan hedef alan twiti sonrası döviz piyasasında türbülans yaşandığını bilmeyen yok. 2019 yılı güçlü toparlanma sinyalleri verirken mart ve haziran aylarında yapılan seçimler öncesinde ve sırasında, siyasal sistemik sonuç üretmek üzere yeniden dövize atak başladığını inkar edebilecek bir kişi bile yok. 2020 yılının pandemi şoku ise sadece bizim değil, cümle âlemin sorunu olarak halen karşımızda!
Kaldı ki...
Size karşı silah nerede, ne zaman çekiliyorsa, ona göre önlem alır ve eş anlı olarak mukabele etmek zorunda kalırsınız. Nitekim TL'nin değeri ile oynama kurgusu, Türkiye'de piyasaların kapalı olduğu saatlerde açılan Asya'dan başlayıp güneşin doğuşunu izler şekilde Londra'ya, yer yer NewYork'a kadar uzanıyordu. Merkez Bankası'nın, daha gece yarısı olay bittikten sonra yapabileceği müdahalenin etkinliği tartışmalı iken "24 saat teyakkuzdayız" mesajının verilmesi hem önemliydi hem de gerekli.
Özetle...
Esas olan ülke bilançosudur.
Rezerv, biriktirildiği gibi ihtiyaca göre kullanılıp tekrar takviye edilebilir.
Döviz satışları hukuka uygundur.
Stratejik olarak piyasadaki oynaklığın dengelenmesi, yüksek faiz sarmalına girilmemesi, üretim dinamiklerinin korunması bakımından verilen kararlar söz konusudur.
Bunun ötesinde muhalefetin kurumları töhmet aklında bırakması, "siyaset yapıyorum" bahanesi ile milletin zihnini bulandırması en hafif deyimi ile haksızlıktır!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz