Büyük kongrenin ardından AK Parti için üç konunun özel önem kazandığı görülüyor...
1- Güncel meselelere proaktif yaklaşımla çözümler üretilmesi.
2- Gelecek tasavvurunun ete kemiğe büründürülmesi.
3- Gelişen yeni sosyolojinin yönetimi.
Kongrede bir kez daha anlaşıldığı üzere...
AK Parti her alanda çıtayı çok yükseltti.
Şimdi bu çıtanın altından geçmeye hakkı olmadığı gibi beklenti de büyük.
Hal böyle olduğu içindir ki...
İstanbul Sözleşmesi etrafındaki tartışmalar hayli hararetli cereyan ediyor.
Kabul edelim ki siyaset sosyolojisi bakımından...
AK Parti kurucu iradesinin verdiği mücadele sayesinde kadınlar, kapatıldıkları evlerinden hayata pencere açtılar. Derken, kapı kapı dolaştılar.
Siyasete katıldılar. Tarihi değişime öncülük yaptılar. İyi eğitim aldılar. Katı kalıpları sorgulamaya başladılar. İş hayatında yer buldular. İlave yasal güvenceler kazandılar. Hatta ihtiyaç duydukları anda ilk kez devleti yanlarında buldular.
Şimdi bu bilinç...
Hem muhafazakar kadınları hem de kendilerini seküler olarak tanımlayan kadınları hakiki manada uyanışa sevk etti!
Yani...
Erkeklerin kafasındaki algıya veya dayatmaya göre kadın tanımlamasına karşı ciddi ve haklı bir direnç söz konusu.
İşin ironik tarafı da şu...
Kapitalist sistemin işleyişi kadını metalaştırıyor.
Seküler kadın sürekli bakımlı, sürekli güzel olmak ve sürekli tüketmek zorunda bırakılıyor.
Muhafazakar kadının ise evde durması ya da sadece alışverişe çıkması normal karşılanırken, örneğin okula, seminere, işe gitmek istediği durumlarda, hemen kalıp roller dayatılıyor!
Kanımca...
Barajın kapağının açıldığını bilmek ve hızla artan toplumsal talepleri yeniden değerlendirmek zorundayız.
Bir başka anlatımla...
Meseleye yalnızca cinsiyetçi, yalnızca bireyci, yalnızca seküler veya dini perspektiften bakamayız.
Erkek egemen dilin giderek sarsıldığını, kadınlarla ilişkilendirilen referansların değişim dinamiklerine maruz kaldığını içselleştirmek durumundayız.
Çözüm mü?
Tabii ki sade ve kolay bir reçete yok.
Ama...
İçi doldurulacak başlıklar var.
Yaradılıştan gelen özelliklerin korunduğu, ailenin yüceltildiği, ebeveyn ilişkilerinin ve görev dağılımının eşitlikçi temelde ele alındığı, hukuki çerçevenin dengeli çizildiği, çocukların demokrat ortamda yetiştirildiği, milli ve manevi değerlerle donatıldığı, farklı fikirlere ve gruplara karşı özgüvenli kılındığı bir süreç.
***
Yazımın girişinde değindiğim "güncel sorunlar" bağlamına gelince...
Sorunların niteliği ve meydan okumaların sayısı, parti ve kabine denklemindeki düzenlemelerin, uyum ve işbirliği çizgisinde ilerlemesi gerekliliğini teyit ediyor.
Zira muhalif odakların...
Siyasal sağırlık iddiası ile inisiyatif alınmadığına dair söylemlerinin boşa çıkarılması, artık sadece elin değil, gövdenin taşın altına uzatılmasını gerekli kılıyor.
Ve nihayet, "gelecek tasavvuru" ise...
Bugünlerde umut ve somut netice bekleyen geniş kitlelerin moralinin takviye edilmesi ve sadık destekçi özelliğinin zinde tutulması gerekiyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz