Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ın Gara bölgesinde gerçekleştirdiği terör operasyonu üzerinden sürdürülmek istenen tartışma, kritik bir noktayı görmemizi engellememeli!
PKK terör örgütünün, kirli tarihine eklediği son kanlı eylemi, geleceğe dair değerlendirmeleri güncellemeyi zorunlu kılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nin içeride ve dışarıda etkili operasyonlarıyla bitme noktasına gelen PKK'yı sahiplenen uluslararası güçlerin örgütü giderek marjinalleştirmesi, buna karşın PYD'yi siyasi aktör olarak ileri sürmesi ihtimali de hiç göz ardı edilmemeli.
PKK terörü ile 37 yıldır uygulanan senaryo, muhtemel ki nitelik ve aparat değiştirme aşamasına kadar vardı. Bir başka ifade ile terör örgütünü uluslararası toplum nezdinde olağanlaştırma düşüncesi fiilen imkansız hale geldikçe, örgütün tasfiyesi seçeneği ağır basmaya başladı. Tabii ki yedek planın devreye alınması şartıyla!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
ABD'nin Suriye sahasında desteklediği, Rusya'nın da Amerika'ya alternatif olma adına aynı anda oynadığı Kürt kartı herkesin malûmu. Kuzey Suriye ile Kuzey Irak'ı bağlayan sınır hattında konuşlanan ABD ve Rus askerleri de stratejik hamlelerin asli unsuru konumunda.
Suriye Demokratik Güçleri şemsiyesi altında pazarlanan PYD/YPG unsurları, bölgede oluşturulması arzulanan devlet altı yapının etkili elemanı haline getirilmekte.
Böylece...
İsrail'in güvenliği, İran'ın baskılanması, Irak ve Suriye'nin kontrol altında tutulması, Kürtlerin hayallerinin manipüle edilmesi, Türkiye'nin bölgesel güç iddiasının frenlenmesi adına yürütülen bu proje yeni bir kavşağa girmekte.
Yeniden olgunlaştırılmakta olan bahse konu emperyalist kurgunun, Türk siyasetine değebilen yönleri de söz konusu.
Küresel güçlerin, Kürtleri kullanarak sahnelediği oyunun Türkiye ayağına kimlerin talip olacağı, Kürt siyasi hareketinin nasıl bir karakter kazanacağı oldukça hassas göstergeler arasında.
Hele hele, iktidara ulaşma hevesi ile ABD'nin gösterdiği havucun peşinden gitmeye istekli, cumhuriyetle yaşıt partilerin varlığına dair işaretler, ciddiyetle ele alınacak önemde.
Sonuç olarak...
Kim, neyin peşinde koşarsa koşsun, üniter yapıyı ve Misak-ı Milli'yi esas almayan her girişim, akamete uğramaya mahkûmdur.
Tam da bu nedenle...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın karşılaştığı ataklar ve olaylar dizisi ile "Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet" ülküsünü ısrarla dillendirmesi arasında somut bir ilişki vardır. Arkasında durulacak reçete, budur!
***
TSK'NIN FETÖ ÖNLEMİ!
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin FETÖ'cüleri, kripto unsurları ayıklama süreci dün olduğu gibi bugün de önemini koruyor. Son olarak, generalliğe kadar terfi eden FETÖ'cü Serdar Atasoy'un deşifre edilmesi, ordunun bu meseleyi ele alış biçimini bir kez daha masaya yatırmasını gerektirdi. Emniyet veya istihbarattan bilgi gelmemesi, savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi, şeklen yeterli gibi görünse de askeri hiyerarşi pratiğinde kullanılabilecek başka araçlar olabileceği de bir gerçek.
TSK gerek yargı kararı ile dönen gerek takibata uğramış olsa bile netice çıkmayan isimleri, sıralı amirlerinin, hatta önceki tüm görev yerlerindeki komutanlarının kanaati ile de analiz etmek durumunda. Ki bu şekilde örnekler de mevcut.
Ayrıca, risk unsuru taşıyan personelin pasife çekilmesi, yakın gözetim altında bulundurulması veya bu amaçla oluşturulan kadrolarda tutulması da mümkün. İleride gelişebilecek süreçlere veya yeni bilgi/ bulgulara göre yapılacak her değerlendirme, açık/gizli tehditlerin bertaraf edilmesi için gerekli!