Bilmem farkında mısınız?
Siyasi alanda sert eleştiri ve keskin üslupla şekillenen son sürecin kaygı ile karşılanan yönleri kadar, sistemde taşların yerli yerine oturması bakımından hayırlı yanları da var...
Birincisi, "İttifaklar" açısından... Halihazırda oluşmuş iki ittifak arasındaki farkın fark edilmesi, siyasi birlikteliklerin ilkeselliği, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği başlı başına bir gösterge.
Veya...
Cumhur İttifakı'nın, bileşenlerini zenginleştirme çabası karşısında, Millet İttifakı'nın "yumuşak karnı" konumundaki HDP'nin terörle ilişkisinin daha yoğun sorgulanması da birçok açıdan faydalı.
Üstelik...
Bütün bu gelişmelerin, parti tabanları arasındaki geçişkenliğe etkisi bir yana, parti tavanlarının kendi seçmen kitlesine hakimiyet derecesinin ölçülmesine vesile olması da bir başka olumlu gelişme.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
İkincisi, liderlerin farklı siyasal tabanlara seslenmeye başlaması...
***
Üçüncüsü, HDP'nin vermesi gereken kararla ilgili. Biliyoruz ki HDP, terör örgütünün hem güdümünde hem de örgütün silahlı unsurlarından da güç devşirme peşinde. Örgütün ve partinin amaç ve eylem birlikteliği içinde olduğuna da kuşku yok. Hal böyle iken HDP'nin, "Bize kapatma davası açın" dercesine davetiye çıkarması da konjonktürle ilgili. AB ve ABD ile ilişkilerdeki yeni şartları, dış baskı beklentisi ile lehine çevirmeye çalışan, yapay mağduriyet yaratma çabası içindeki böylesi bir partinin, ortak Türkiye hayalinde ne kadar karşılığı olabilir ki?