Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün, üç ildeki AK Parti kongrelerine hitabındaki bir sözü yeni dönemin habercisiydi.
Erdoğan'ın, muhalefete, bilhassa CHP'ye dönük eleştirileri de dikkatle not edilmesi gereken mesajlar içeriyordu. Siyasi rekabetin, geniş halk kitlelerini ikna etmek yerine mutlak iktidar karşıtlığı üzerine bina edilmesi de başlı başına bir tespitti.
Veya...
Seçmenin desteğini almak için uğraşmaktan ziyade muhtelif iç ve dış odaklarla amaç, hatta eylem birliğine girilmesi, sorgulanmaya değer bir diğer duruma işaret ediyordu.
Ancak, biz AK Parti üzerinden süreci yorumlamaya devam edelim...
Yakın zamana kadar AK Parti yönetiminin ana vurgusu, son 18 yılın icraatının anlatımı ile Türkiye'deki vesayet düzenine karşı verilen mücadelenin hatırlatılması üzerine kuruluydu.
Söz konusu iletişim dili doğru ve gerekli olmakla birlikte özünde eksiklikler de barındırıyordu.
Nedeni gayet açıktı!
Bu millet, 18 yılın her dönüm noktasında AK Parti ile omuz omuza durdu, her türlü oyunu Anadolu irfan geleneğinin birikimi ile bozdu. Yani, AK Parti'yi takdir etti.
Lakin...
Sandığın kaderini değiştirebilecek, -anayasal düzenleme gereği- sayıları her geçen gün artan genç seçmen toplulukları için dünden çok "bugün ve yarının belirleyici olduğu" da sosyolojik bir gerçek.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Evet...
2023, 2053, 2071 vizyonları ile bir perspektif çizildi. Ecdadın başardıklarını örneklendiren ve toplumu yüreklendiren söylemlere de ağırlık verildi.
Ama bir bu kadar önemli olan cümle ise Cumhurbaşkanının şu güncel anlatımında gizliydi:
"AK Parti'nin, Türkiye'nin sadece son 18 yılının değil aynı zamanda geleceğinin de partisi olduğunu göstereceğiz!"
İşte siyasetin yapılma biçimini ve kamuoyu yönetimini şekillendirecek formül de burada...
Kabul edelim ki "pandemi şoku, hizmetler sektöründe zorunlu olarak duran hayat, gıda ve temel tüketim maddelerinde gözlenen dönemsel fiyat hareketleri toplum psikolojisini etkiliyor." (Ki eski Bakan Berat Albayrak döneminde gıdadaki fiyat spekülasyonuna karşı yapısal çözümler geliştirilmişti. Gerisinin getirilmesi için yeniden yeniden konuşulması da düşündürücü!)
Netice olarak...
Zorlu geçiş döneminin ürettiği akımlara kapılma eğilimi ile geleceğin Türkiye'sine ilişkin tasavvura yatkınlık arasındaki dengenin kurulması artık eskisinden de önemli.
Tam da bu nedenle...
Güncellenen insan hakları eylem planı, yargı reformu strateji belgesinde bir üst evreye geçiş, ekonomide güven ortamını pekiştirecek adımlar ile toplumun dezavantajlı gruplarını soluklandıracak tedbirlerin sürekliliği, yarınları güvence altına alma iradesi olarak yorumlanacak.
Unutmayalım...
Muhalefet, tüm unsurları ile organize şekilde sahaya inmiş durumda. Ve ana faaliyetleri toplumsal sinir uçlarına basmaktan ibaret.
O halde...
Dünü büyük emekleriyle anımsatan,
Bugünü realitesi ile kabul eden,
Yarını ise gayretleri düzenlemeyi hedefleyen siyaset tarzının her an, her alanda hissettirilmesinin tam zamanı!