Takvimlerdeki değişim, stok sorunların değişmesi anlamına gelmiyor. Meseleler, bir yıldan öbürüne devroluyor aslında. Peki, "Yılı, yeni kılan ya da değişimi sağlayan şey ne oluyor?" Tabii ki "çözüm iradesi, yenilikçi yaklaşımlar geliştirme becerisi ve zihniyet kodlarına ince ayar yapabilme cesareti..." Bu yönüyle 2021 gerek reform ajandası ve ezber bozacak hamleler açısından gerekse siyasi rekabette ilginç bir yıl olmaya aday görünüyor!
Geride bıraktığımız yıl, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin HDP'nin kapatılması yönündeki çağrısı siyasi gündemin kritik başlıklarından biri haline geldi ve 2021'e de yansıyıverdi.
18 Ocak 2016, 14 Şubat 2018, 25 Aralık 2018 ve 16 Ekim 2019...
Devletin bağımsızlığı, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetlerin odağı haline gelen HDP'nin kapatılması için Vatan Partisi'nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuruların tarihleri.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Edindiğim izlenim o ki...
Yargıtay'ın görev gereği yürüttüğü çalışmaların yanı sıra Vatan Partisi'nin hukuki girişimleri sonucunda da HDP dosyası bir hayli kabarmış ve ciddi içeriğe ulaşmış durumda!
Bundan sonrası tamamen HDP'ye bağlı...
Parti, terör örgütüyle organik bağları nedeniyle şu anda siyaseten entübe halde. Ya sonunda kendi fişini kendisi çekecek ya da meşru siyaset alanını tercih ederek devletin ve milletin demokratik tedavi gayretlerine cevap verecek!
***
ABD... ÇOK YÖNLÜ MARKAJ...
Joe Biden'ın ABD Başkanı seçilmesi ve 20 Ocak'ta resmen göreve başlayacak olması, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin de kapısını aralıyor.
Riskler kadar fırsatları da barındıran zorlu, hatta zorunlu ilişki biçiminden söz ediyoruz. Özgün şartlar Ankara'yı, ABD'de yeni iletişim kanalları ve yöntemleri ile hareket etmeye yönlendiriyor.
Önümüzdeki günlerde, Atlantik ilişkileri 5 ana noktada şekillenecek gibi...
1- Yeni yönetimle etkili ve sürekli diyalog.
2- Kongre üyeleri düzeyinde parlamenter diplomasinin işletilmesi.
3- Önemli eyaletler ve senatörlerle ekonomik ve siyasi ilişkilerin kurumsallaştırılması.
4- Türk-Amerikan İş Konseyi zemininin sağlayacağı fırsatların değerlendirilmesi.
5- Türkiye'deki dini azınlıkların kanaat önderi gücündeki isimlerinin yumuşak gücünden ABD'de istifade edilmesi.
***
F-35... TAZMİNAT BOYUTU...
Washington'daki askeri ilişkiler ağı ve silah sanayii, müttefiklik ilişkisini öteden beri "bağımlılık" çizgisinde tanımladı. Türkiye'nin bir tercih değil mecburiyet olarak Rusya'dan S-400 hava ve füze savunma sistemi alması ise Amerika'daki müesses nizamın kimyasını bozdu. Türkiye hem geliştirme sürecine ortak olduğu ve bedelini ödediği hem de parçalarını ürettiği F-35, 5. nesil savaş uçağı projesinden ABD'nin tek taraflı kararıyla dışlandı. Ve haliyle konu, hukuki evreye girdi. Bu noktada bir detay önemli. Türkiye'nin F 35'deki konumu, diğer ortak üyeler gibi bir "Mutabakat Zaptı"na dayanıyor. Bu belge, ortaklık sorunlarının karşılıklı görüşme ile çözülmesini içeriyor. Lakin taraflardan biri yani ABD, ortaklık sözleşmesini bozduğu için evrensel hukukun kuralları devreye giriyor.
Yani...
F-35'te ya yeniden Türkiye ya da Türkiye'nin zararlarının tazmini süreci başlıyor!