Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, dün "2021 Yılı Para ve Kur Politikası" çerçevesini açıkladı. Başkanın anlatımı, Türkiye ekonomisinin gelecek tasavvuru ve süreç yönetimi bakımından gösterge niteliğindeydi. Bu noktada Ağbal'ın yaklaşımı ve odaklandığı konuları, piyasayla ilişkiler ve ince ayar gerektiren yönler bağlamında yorumlamakta fayda var.
Evet...
Hırslı fiyat istikrarı hedefi,
Finansal istikrarın ve makro- ekonomik hedeflerin gözetimi,
Para politikası araçlarında sadelik,
Şeffaflık ve öngörülebilirlik,
Rezerv biriktirme programı hem önemli hem de gerekli...
Bu açıdan, Başkanın niyeti ve gayreti tam puanı hak ediyor.
Lakin madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise...
Unutmayalım!
Piyasanın amaç ve fonksiyonu ile ekonomi yönetiminin amaç ve beklentileri her zaman örtüşmeyebilir.
Piyasa dostu tutum takınmak, piyasaların aynı şekilde rasyonel davranacağı anlamına gelmeyebilir.
Bilhassa yabancı yatırımcıları manipüle edebilen kimi akademisyen ve eski Merkez Bankası çalışanlarının muhatap alınması, bu isimlerin paylaşımları okunduğunda, Başkan Ağbal'ın imajı açısından umduğu sonuçları vermeyebilir.
"Gerekirse parasal sıkılaştırmaya gidebiliriz" denmesi, piyasalarda "gerekirse bu hususu test edebiliriz" refleksi ile karşılaşabilir.
Ve nihayet...
Piyasa, "Alacağımı alayım" diye bakar. Neden? Çünkü "Herkesin bildiği sır mahiyetindeki göstergelerin eğilip bükülmesi mümkün de ondan."
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
TWEET SİYASETİ.. EVET AMA YETMEZ!
Muhalefetin tüm unsurlarındaki hareketlenme, toplumun sinir uçlarına dokunan iddia ve değerlendirmelerin artan dozu, "özellikli bir dönemin" habercisi gibi.
Bu ittifak zincirine karşı konuşlandırılan iktidar stratejisinin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı üzerinden şekillendiği görülüyor.
Senkronize ve kusursuz işlemesi gereken bu siyasal iletişim, sadece iki ismin omuzlarına bindirilen yükle izah edilemeyecek kadar hassas.
Zira...
Bir yandan kabine icraatının hakiki manada halka mal edilmesi, diğer yandan da muhalefetin tezlerinin çürütülmesi bir zaruret
Bu iki başlığa ilaveten, özellikle dış kamuoyuna verilen mesajların içeriği de zamanlaması da eşdeğer ağırlık taşımakta.
Tam da bu nedenle...
Bakanlar, milletin günlük hayatını kolaylaştıran faaliyetlerini, parti genel merkeziyle sıkı temas kurarak buradaki birikimle koordine etmeli,
Parti teşkilatındaki sade üyeden Ankara'daki en üst yöneticiye kadar her kadro proaktif olmalı, "illa hazır bir şeyler gelsin" diye beklememeli,
Medyanın farklı mecraları kullanılırken, tabii ki sosyal medyanın gücünden yararlanılmalı. Ama son dönemde sayıları artan "sosyal medya siyasetçilerinin", "Tweet attım, görevimi yaptım" anlayışının da bir yere kadar netice verdiği akıldan çıkarılmamalı.
Özetle...
İşin esası halkın içinde ve çözümün parçası olmaktır!