Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

‘Mustafa Kemal’ mi, ‘Atatürk’ mü?

Bizler için tabii ki "Mustafa Kemal Atatürk..."
Kurucu lider!
Cumhuriyet çatısı altında tarihi buluşmayı gerçekleştiren devlet adamı.
Bu kadim coğrafyada bin yıldır yaşayan Türk milletinin ezelden ebede var oluşunun timsali.
Farklı inançların ve izlenen yolların, laiklik ortak paydası altında barış içinde bir arada yaşamasının teminatı.
Lakin...
Türkiye'nin, darbelerle malûl demokrasi yolculuğunda Atatürk, "kalıptan kalıba döküldü."
Hem sağdan hem de soldan politik girişimlerle içi boşaltıldı.
Birleştirici güç özelliği aşındırıldı, neredeyse ayrıştırma vesilesi yapıldı.
"Gazi", "Mustafa Kemal", "Gazi Mustafa Kemal", "Mustafa Kemal Atatürk" olarak farklı tanımların içine hapsedilerek adeta parçalandı.
Ne olduğu gibi anlaşılmasına fırsat verildi ne de kutsiyet atfedenlerin tekelinden kurtulabildi.
Gelgelelim, cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu her fırsatta vurgulayan CHP'deki tartışma, yani Mustafa Kemal ve Atatürk düzlemindeki savrulma hiç de ihmal edilecek bir konu değil. Bakmayın siz zoraki ve taktik açıklamalara. CHP içi dinamikler ile CHP'ye etki eden güçler bambaşka bir tasarımın ipuçlarını vermekte. Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa getirildiği 2010 baharından bu yana yapılan denemeler, gelgitler, ekip ve söylem değişimleri belli ki somut bir aşamaya gelmiş. Üstelik bu zihni ve siyasi olgunlaşma süreci, yakın coğrafyamıza ilişkin etnik-mezhep temelli ayrışmalar ve stratejik hesaplarla da sanki örtüşmekte.
Mezhep temelli demişken...
Şimdilerde bitkisel hayata giren AB-Türkiye ilişkilerinin zirve noktasında tam üyelik müzakere çerçevesi çizilirken, Brüksel'den Ankara'ya "iki talep" iletilmişti. "Sınır aşan sular" başlığı etrafında bilhassa Fırat ve Dicle'ye ipotek konulması düşünülmüş, ardından da Alevi yurttaşlarımız için "dini azınlık" statüsü istenmişti. Neyse ki Türk devlet aklı bu tuzağa düşmediği gibi bu toprakların mayasındaki Alevi vatandaşlarımız da cumhuriyetin asli ve birinci sınıf mensupları olduklarını gür sesle haykırmışlardı.
"Testi, içinde ne varsa dışına da onu sızdırır" misali şimdi, CHP içinden dışa vuran güncel kodlara baktığımızda şunları görüyoruz:
"Mustafa Kemal" diyenler, Kurtuluş Savaşı şartlarını ve Türkiye'nin tüm unsurları (!) ile verildiğini düşündükleri mücadeleyi esas alıyorlar. Bugünkü Türk vatandaşlığı tanımını reddediyorlar. Bir tür "eşit vatandaşlık" kavramsallaştırması içinde "kurucu halklara (!)" dayalı yeni anayasa peşinde koşuyorlar. Böylece Kürt ve Alevi kökenli vatandaşların cumhuriyetle bağını koparıp "Yeni CHP" ve 2. yüzyıldaki cumhuriyet tasavvuru üzerinden bambaşka hayalleri olduğunu itiraf ediyorlar.
"Atatürk" diyenler ise "Modern Türkiye" diye adlandırdıkları devletleşme yıllarından ilham alıyor, maalesef hala, "makbul ve formatlı vatandaş" hedefi peşinde koşuyorlar. Dar bir alana sıkıştırdıkları Atatürk posteri ile geniş bir alanı kuşatacaklarını sanıyorlar!
Özetle...
İster CHP'li olsun ister siyasetin başka bir yelpazesinde konuşlansın...
Milli, demokratik devlete yaslanan, din ve vicdan, ifade ve teşebbüs hürriyetine inanan, anti emperyalist duruşu benimsemiş her vatandaşın son derece uyanık olması gerekiyor.
Mesele, Atatürk'ün bize emanet ettiği cumhuriyetin sınırları ile ilgilidir.
"Millet, Bayrak, Vatan, Devlet" bütünlüğüne karşı yazılan senaryoları alt etmek ise bizlerin elindedir!
NOT: Demokrasi şehidi merhum Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu rahmet, şükran ve dua ile yad ediyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA