Bizim kuşak...
19 yıl önce Newyork'ta sahnelenen 11 Eylül olayı üzerinden tasarlanan yeni dünyayı ve bu coğrafyadaki mazlum halklara ödettirilen bedelleri, 40 yıl önceki 12 Eylül darbesinin arkasındaki güçleri ve güncel versiyonlarını çok iyi biliyor.
Onların anlamak istemedikleri...
Veya...
İşlerine gelmeyen nokta şu:
"Türkiye'nin tercihleri ile Türkiye'nin liderliği arasında sarsılmaz bağlar var!" Evet!
İçeride dozu hayli yüksek tartışmalar yaşarız.
Lakin!
Türk milleti ile Türkiye Cumhurbaşkanını ayrıştırma oyununa gelmeyiz.
Yani...
"Cumhurbaşkanınızdan vazgeçin, bakın her şey ne güzel olacak!" tuzağına düşmeyiz.
Dedim ya...
Eleştiririz.
"Keşke şöyle yapsaydı" deriz.
Günün sonunda...
Demokratik seçimimizi yansıtan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Türk milletinin ve Türkiye'nin çıkarlarını savunma iradesine zerrece halel gelmesine izin vermeyiz.
Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"ndeki bir vurgusunu, iktidar olma hevesi ile yanlış işbirliklerine meyledenlere bir kez daha hatırlatırız.
Hatta bir uyarlama yaparak şöyle deriz:
"Memleketin dahlinde iktidara sahip olmak isteyenler, iktidar olma umutlarını müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhit edebilirler!" Haydi biraz yumuşatalım...
"Tevhit etmemeliler!" diyelim.
Özetle...
"Erdoğan-Türkiye" ikilemi yaratmak isteyen iç ve dış çevreler ile onların işbirlikçileri, dün olduğu gibi bugün de emellerine ulaşamayacaktır.
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletimizindir!"
***
Bulaşıcı karamsarlık, ihtiyatlı iyimserlik...
Öğrencilik dönemim dahil 35 yıldır Ankaraİstanbul arasında seyahat ettim.
Geçen salı günü NTV'de katıldığım "Siyasi İşler" programından dönerken tanık olduğum trafik, benzerine pek rastlamadığım yoğunluk ve çeşitlilikte idi.
Ekonomiye "yol, yolcu, yük" perspektifinden baktığınızda...
Kiralık otomobillere, şirket araçlarına, kamyon ve TIR akışına özellikle odaklanırsınız.
Bilhassa kamyonların lastiklerine göz gezdirir, dolu mu boş mu gittiğini anlarsınız.
Bir yerde umut ve dinamizm varsa üretim de vardır, tüketim de...
Pandemi şartlarına, siyasal iklimde yaratılmak istenen türbülansa, dış kaynaklı ekonomik operasyonlara, stratejik sahadaki kritik gelişmelere rağmen Türkiye'de "üretim-dağıtımtüketim zinciri" aksamadan işliyor.
Kovid salgını nedeni ile sokağa çıkma kısıtlaması getirildiğinde, sanayi sektörü stokları eritmeye ağırlık verdi.
Korku senaryolarına kapılan bir grup ise yeni normale geçişte makinelerini sadece sipariş miktarını karşılayacak kadar çalıştırdı.
Ancak...
Ağustos ayı verileri de gösteriyor ki sanayide çarklar dönüyor, ihracat hareketleniyor.
Vatandaş da ertelenmiş ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.
Ve tabii ki ülkeyi yöneten kadrolar "Ekonomik İstikrar Kalkanı" kapsamındaki fonlamanın geri dönüş takvimine de yılsonuna endeksli kurgulara karşı da hazırlık yapıyor.
Karamsarlık bulaşıcıdır, bu virüse kapılmak hasta eder!
İhtiyatlı iyimserlik için nedenlerimiz daha fazladır!