Merhum Başbakan Bülent Ecevit'in doktoru idi. Siyasal mühendislik faaliyetlerinin had safhaya vardığı o kritik günlerde eski Başbakan için "iş göremez" raporu verilmek istenirken, Ecevit'i özel bir ekiple tedaviye almış, tabiri caizse "ayağa kaldırmıştı!"
Rahşan Ecevit de vefa duygusu ile CHP kontenjanından DSP milletvekilliği önermiş, böylece "Bana göre değil" dediği siyasete kıyısından köşesinden girmişti.
2008 yılı başları idi. Türkiye, başörtüsüne özgürlük arayışına girmiş, birileri ise ortalığı gerim gerim germişti. O kış gerçekleşen anayasa değişikliği sırasında, partisinde konumlanmış kimilerinin dayatmasına rağmen vicdanının sesini dinlemiş, milletten yana tavır almıştı. Müesses nizamın "kaos!" olarak nitelediği, aslında insan hakları adına kalkan 411 elden biri de onundu. Bu oyu, inandığı değerler adına vermiş, tereddüt etmemişti.
İyi insandı. Pek çok kişiye iyiliği dokundu. Hekimliği ile gece gündüz demeden her yere, herkese yetişti. Tek zararı ise kendine oldu. Bir ara kabuğuna çekildi. Sağlığını ihmal etti. Ve maalesef, Dr. Mücahit Pehlivan dün akciğer kanserine yenik düştü. Biz, kendisini iyi bilirdik...
Allah gani gani rahmet etsin. Ailesine, sevenlerine sabır versin!
***
Angajman çerçevesi
Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye kurulan şer sahnesinde oynatılan "kuklaların" Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi olduğu, şimdilik Fransa'nın "kuklacı" rolünü üstlendiği, "finansmanı" ise Birleşik Arap Emirlikleri'nin sağladığı organizasyon gün gibi aşikar.
Türkiye'yi, Akdeniz'deki en meşru haklarından mahrum etmek isteyen oluşumun aynı zamanda Ege'de de boş durmadığı biliniyor. Ege denizinin şu anda yüzde 44'ünü kontrol eden Yunanistan'ın "savaş sebebi" olduğunu bile bile karasularını 12 mile çıkarma hevesini yeniden tetiklemesi oldukça tehlikeli bir oyuna işaret ediyor. Ege'nin yüzde 73'üne sahip olarak, Türk gemilerinin Yunan karasularından geçmeden açık denizlere çıkamayacak hale gelmesini hedefleyen bu plan, Allah muhafaza bir kıvılcıma bakar hale gelmek üzere!
Türk devlet aklı, kısa süreli ama etkili sonuçlar üretebilecek bir çatışma senaryosuna oynayan tarafların oyununa gelmeyecek derecede dikkat ve özenle çalışıyor. Ankara'nın milli menfaatlerini kararlılıkla sonuna kadar koruma iradesi, Akdeniz ve Ege'nin gerek ısınan sularında gerek hava sahasında teyakkuzdaki askeri unsurların önemini ve angajman sınırlarının hassasiyetini en üst düzeye taşıyor.
Kasım 2015'te, Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi ile sonuçlanan olaydan sonra, bugün için olası "vur emrinin" fırkateyn komutanı veya F16 pilotuna bırakılmadığını ama saha ile Genelkurmay Karargahı arasında doğrudan ve anlık bağlantı bulunduğunu hatırlatmakla yetinelim.