Türkiye'nin yakın tarihindeki krizli günlerin siyasi hafıza kaydının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'de özel bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Devlet Bey'in bu birikimi, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'ndaki anlamlı törenden dönüş yolunda değindiği konulardan da anlaşılıyor. Süreç okuma, hatta sosyo-politik gelişmelere demokratik yön verme kabiliyeti Sn Bahçeli'nin müteyakkız yapısından da ilham alıyor. Düne ait kurguları, aktörlerini, yöntemlerini ve bunların nasıl bertaraf edileceğini iyi bilmesi ile Bahçeli, bugüne dair net mesajlar da verebiliyor.
Örneğin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı sistematik olarak yıpratmayı hedefleyen, aile değerlerini hiçe sayarak günlük siyasete karıştırmaya çalışan CHP Sözcüsü Faik Öztrak için Devlet Bey'in, "Başbakan Yardımcısı olduğum dönemde DPT bana bağlı idi. Kendisini müsteşar yardımcılığından aldım" demesini bir kenara not etmek gerek. Öztrak'ın, daha sonra Kemal Derviş'in siyasi ve bürokratik mekanizmalarının içinde yer alması ise Devlet Bey'in bir tercihi olmayıp ancak koalisyon şartlarının yarattığı mecburiyetle açıklanabilir bir durum!
***
Bakan Albayrak'ın dış merkezli finansal istikrarsızlık oyunlarını engellemeye çalışması noktasında da
Devlet Bahçeli'nin güncel yorumları oldukça önemli. Sn Bahçeli'nin, önceki günkü deniz yolculuğu sırasında söylediği,
"Yabancı bankalar bizim dönemimizde de operasyonel işlere kalkıştılar. Bunlara karşı kararlı olunmalı" tespitini de yabana atmamak lazım.
CHP'nin yanı sıra Deva Partisi adına
Ali Babacan'dan yönelen salvolara, Gelecek
Partisi adına
Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı
açıklamalara gelince...
Devlet Bey'in, AK Parti'den kopan her iki ismin ne tür bir ittifakta konuşlanacağını yakından izlediği ve analiz ettiği sonucuna varabiliriz. Sn Bahçeli'nin, Gelecek ve Deva Partisi'nin de içine çekildiği ittifakın sokağı hareketlendirme seçeneğini de gündemde tuttuğuna dair kaygısı üzerinde ciddiyetle durmak gerek.
Tam da bu noktadan hareketle MHP liderinin, eski sisteme dönme arzusunda olan partilerin kuracağı bloğa karşı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tahkim etme kararlılığını sergilemesi de hususi mana kazanıyor.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın, -Bahçeli'ye hitaben-
"Önümüzde üç yıl var. Reformları konuşur, zaman içinde birlikte yaparız" mealinde görüş paylaşmasını da Cumhur İttifakı'nın orta vadeli bakış açısı ve işbirliği anlayışı kapsamında değerlendirebiliriz.
Belli ki...
Siyasette bloklar arası mesafenin açıldığı, ittifak saflarının sıkılaştığı günler bizi bekliyor.
Bir yanda...
Derde "
deva" olma iddiasındaki aktörlerin, ilkesel bazda bir araya gelemeyeceği siyasi oluşumların aparatına dönüşmesi ihtimali,
Diğer yanda...
Geçmişi ile hesaplaşmaktan "
geleceğe" ilişkin söyledikleri anlaşılamayan isimlerin uçlara savrulma hali...
Ve nihayetinde...
Küresel belirsizlik ortamında, liderliğin karar alma ve sonuçlandırma yetkinliğinin pratik karşılığı!
Hepsinin, milletin feraset ve basireti ile tartılacağına kuşku yok!