Koronavirüs salgını sonrası dönem için geliştirilen "yeni normal" tanımını neredeyse hepimiz kanıksadık. Bu normalin sadece "maske-mesafe-hijyen" üçlüsünden ibaret olacağını düşünmüyoruz herhalde! Toplum ve birey sağlığı için gerekli önlemlerin, yeni normali tümüyle kavramadığı çok açık. Tam bu nedenle "kime ve neye göre normal?" sorularına doğru cevaplar vermek ve hazırlıklı olmak durumundayız.
Kapitalizm-liberalizm çizgisindeki küresel sistemin sert biçimde sorgulanacağına, buna karşın geleneksel oyun kurucu devletlerin ve uluslar üstü şirketlerin yeni dayatmalarla karşımıza çıkacağına da kuşku yok. Bizler yeni normale kafa yorarken, ertelenmiş hesaplarını görmek için ortamı kullanan güçlerin yenilenen anormallerini de göz ardı etmemeliyiz. Örneğin pandemi riskine rağmen ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun İsrail ziyaretini ve Filistin topraklarının ilhak edilmesi planını güncellemesini bu fırsatçılık çerçevesinde yorumlayabiliriz!
***
2007 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün çok küçük kütleleri belirlemek için bir ölçek geliştirdiği biliniyor. Bir gramın trilyonda birinin milyonda birinden söz ediyoruz. Virüslerin ağırlık ve kütleleri ile ilgili değişik hesaplama denemeleri de olsa, günün sonunda tüm dünyayı esir alan virüslerin toplam ağırlığı 1-2 gram civarında tahmin ediliyor!
Küresel sistemin imkan ve kabiliyeti, şimdilik bir virüsle baş etmeye yetmiyor. İnsanlığın daha fazla dayanışma ve işbirliğine ihtiyaç duyduğu çok açık. Öncü sinyaller ise evrensel ortak paydanın bulunmasına işaret etmiyor. Devletler içe dönmeye, koruyucu politikalara ağırlık vermeye başlıyor. Statükoyu sorgulayacak ve yeni düzeni kuracak dip dalganın toplumların iç dinamiklerinden gelmesi kuvvetle muhtemel. Bu değişim talebinin, sağlık altyapısı iflas eden ülkelerde yönetimleri yenilemesi, ardından da ezber bozan ülke gruplarını yeni rol dağılımına sürüklemesi mukadder.
Nereden bakılırsa bakılsın, küresel dengelerin merkezinde Türkiye mutlak karşılık buluyor. Türkiyemizin devlet-toplum ilişkilerinde, tasarruf-yatırım-üretim süreçlerinde, inanç-bilim denkleminde ve uluslararası örgütlerin kabuğunu kırdığı tüm aşamalarda "milli karakterli yeni normali" ile pozisyon alması büyük önem taşıyor.
Kovid-19 şartlarında halkla temas zorunlu olarak camdan, yani ekranlardan tesis edilebildi. Ama yeni normali geliştirebilmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da değindiği gibi tedbiri elden bırakmadan halkın nabzını sahada tutmakta sayısız fayda var. Salgın psikolojisi, ailelerin büyük sınavının sonuçları, ekonomide alınan önlemlerin yansımaları ve daha niceleri…
Özetle…
Virüs dünyası 2 gramlık, insanlığın tartıdaki yeri ise bizlere bağlı!