Son günlerde sıklığı artan mesajların bileşimi, Kovid19 ortamında faaliyet kapasitesi azalan kronik muhalif odakların, "Nerede kalmıştık?" diye yeniden hareketlenmekte olduklarını; polemik, gerilim, manipülasyon üretmek için hazırda beklediklerini gösteriyor.
Ve böyle bir ortamda AK Parti teşkilatlarında, yer yer genel merkez yönetiminde tuhaf bir "durgunluk hali" seziliyor. Var oldukları partinin politikalarını, hatta eriştiği toplum katmanlarını hedef alan rakip siyasi organizasyonların beyan ve çalışmaları sanki masum hamlelermiş gibi algılanabiliyor.
İşte böyle durumlarda, milletin değerlerine ve seçimlerine karşı alenen pozisyon alanlar için ya saatlerce beklenip tek kelime edilmiyor ya da tepkinin dozu ayarlanmadan lafın içeriği adeta açık artırmaya çıkarılıyor.
AK Parti kadroları, tabii ki parti disiplini içinde davranmak durumundalar. Tabii ki liderin çizdiği istikamet üzere olmalılar. Lakin AK Parti'nin kuruluş felsefesinde, tüzüğünde, 18 yıllık yapılageliş tecrübesinde ete kemiğe bürünen ilkeleri bellidir. Çerçeveyi zedeleyen kişi ve olaylar karşısında sergilenecek duruş da nettir. Yani bu tür özellikli noktalarda Cumhurbaşkanı'nın yükünü almak yerine her şeyi ondan beklemek, ya kolaycılığa kaçmaktır ya da siyasi garanticiliğe oynamaktır.
İçinden geçtiğimiz zorlu şartlar frekans karışıklığına, zihin bulanıklığına tahammül göstermeye müsait değildir. Salgınla mücadeleye kulp takmaya çabalayanların yıllardır biriktirdikleri kin, nefret, intikam duyguları maalesef canlıdır. Bastırılmış rövanş hisleri ile dolu dolu bekleyen muhtelif siyasi gruplar, AK Partililerin tolerans gösterilmesini önerdikleri iş ve işlemler içinde yer bulacak saflıkta görünmemektedir.
***
Bu vesile ile dikkat çekmek istediğim bir diğer husus da "normalleşme meselesi!"