Suriye krizinin, Libya denklemine eklendiği stratejik kilidin anahtarı tartışmasız biçimde Türkiye ve Rusya'nın elinde...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Moskova'da, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'le gerçekleştirdiği müzakere, asimetrik güç dengesi şartlarına rağmen Türkiye'nin bölge istikrarı için vazgeçilmezliğini tescil etti. Erdoğan'ın, çözüm için konuşulabilecek, sözünü tutan ve arkasında duran liderliği de Rusya açısından dikkate alınması gereken çizgiyi yeniden çizdi. İkili görüşmelerde NATO'nun zayıflığını Putin'in ima etmesi, küresel güvenlik mimarisinin geldiği talihsiz noktayı göstermesi bakımından ibretlikti. NATO'nun ittifak dayanışmasını simgeleyen 5. maddesinin Suriye'de işlemeyeceğini Rusların vurgulaması da fazlasıyla düşündürücü idi. NATO'nun kenardan izleyici olduğu, ABD'nin Türkiye-Rusya ilişkilerinde kırılganlığı derinleştirmeye dönük taktik mesajlar verdiği, AB'nin ise göçü durdurmak yerine göçmenleri durdurmayı tercih ettiği bir ortamda, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Moskova'da sergilediği duruşun değeri ve önemi ileride çok daha iyi anlaşılacak.
***
Toplumun sağduyulu kesimleri, yeni dünya düzeninin ayak seslerini duyuyor. Sıcak çatışmanın hemen her ülkenin kapısında olduğunu fark ediyor.