Tarih, 25 Haziran 2009'u, 26 Haziran'a bağlayan sabaha karşı.
Yer, TBMM Genel Kurulu...
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklikle, askere sivil yargı yolunu açan düzenleme kabul ediliyor.
Ve şimdi 11 yıl sonra bu noktadan hareketle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin iddia, isnat ve imalarda bulunuyor.
Öncelikle, Sn Başbuğ'un konuyu ele alış biçimi, zamanlaması, hedefi ve varsa rövanşist duygularının netleştirilmesi gerekiyor.
İkinci olarak, o tarihte CHP Grubu'na gündüz saatlerinde sunulan o değişikliğe itiraz gelmediği dün gibi hatırlanıyor.
Üçüncüsü, 11 yıl önceki o düzenlemenin ardından, Genelkurmay'a angaje isimler üzerinden CHP yönetiminin uyarılması sonrası açıklama tonunun değiştiği biliniyor.
Dördüncüsü, söz konusu yasal çerçeveyi gerekli kılan hususun, TSK içindeki darbe genetiği ve o sıralarda aktif olan generallerin frenlenmesi olduğunu özünde kimse inkar edemiyor.
Beşincisi, TSK komuta kademesinde silsile halinde görev alan paşaların, muhafazakâr isimlerin tasfiyesi ile uğraşırken, FETÖ belasını göremedikleri de bugünkü samimi beyanlarda ciddi yer tutuyor.
***
aHaber
CHP Genel Merkezi'nin gerek kurultay sürecinde ön plana çıkabilecek alternatif adayların sesini kısma, gerekse İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları'na ayar verme stratejisi, TV kanallarını gündem yaparak hedef şaşırtma operasyonu ile ilerliyor. İşin bu bölümünü ayrıca masaya yatırmak mümkün. Şimdilik şu hususa işaret etmek yeterli...
CHP tabanının en fazla izlediği varsayılan bir haber kanalının baskı altına alınması bir yana, -sözdedemokrat olduğunu öne süren bir partinin medyaya ambargo uygulaması ve buna ses çıkarılmaması başlı başına bir çelişki.
Meselenin aHaber markası kullanılarak tanımlanması ise tam taktik bir hamle. İlk günlerinde CHP'lilere açık bir kanalın, bu partideki zikzaklar sonrası sergilediği net tavır, o cenahta hazımsızlık yaratmış olabilir. Ama CHP'yi manipüle eden siyasi akıl nasıl işlerse işlesin, eğer aHaber yayın hayatında olmasaydı, birileri sahada istedikleri gibi at koşturabilecek, toplumsal hafıza kaybı yaşanacak ve bambaşka senaryolara "evet" demeye meyilli maskeli karakterler deşifre olmayacaktı!
***
Faruk Kaymakcı
AB Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı'yı uzun yıllardır tanırım. AB ile ilişkilerin bakanlık düzeyinde yönetildiği günlerden Basra Başkonsolosluğu, Bağdat ve Brüksel Büyükelçiliği dönemlerine kadar... Son günlerde sosyal medyada bir trol çetesinin odağına yerleştirilmek istenen Kaymakcı, çoğu kişinin takıntılı olduğu o monşerlerden değildir. Lakin salonu da sahayı da bilir. İngiliz diline de milletin diline de hakimdir. Nokta!